nefser
-
gidiyor nefser
o su içtiğimiz çeşmenin
taşları birer birer
yazacak daha ne kaldı sanki
alnında çoğalmış oysa çizgiler
senin söğüt saçların var nefser
gözlerin birer bal rengi fener
hangi ağzı kadeh bildinse
şarabın dermanını tükettin
sen ki en iyi susmayı bilirsin
susacak neyimiz kaldı nefser?
sen gittiğinden beri
değişen bir şey yok mahallede
yalnız hayli akşam oldu işte o kadar
balkondan sarkıp bağırarak
eve çağırmıyor artık anneler
ama bizim bırakamayacağımız
hangi oyun kaldı tadı damakta nefser?
kapanıp bir odaya günlerce
aşktan meşkten konuştuğumuz
o sefil, derbeder, görkemli günler...
ne ki sarılacak olsam şimdi birine
gövdemin yerinde hissiz bir nesne
çıkmıştın bir gün telaşla merdivenleri
kapıyı fırtınayla yıkıp yere, demiştin:
-öylesine âşık oldum birdenbire ama kimseye
senin aşkını alıp nasıl da dolaşmıştık gündüz gece
gözümüzde buluttan sürme, gökyüzünde seken iki serçe
söylesene, aşk uğruyor mu yine öyle sebepsiz yere
nefser sahi gövden duruyor mu hâlâ kalbinin içinde?
işte böyle nefser
gençlik dediğin bir hileydi belki de
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap