26 entry daha
  • i fellini'de fellini anlatıyor:

    "bana sık sık marcello mastroianni'nin benim ikinci benim olup olmadığını sorarlar. marcello pek çok insan için pek çok şeydir. ama yine de benim ikinci benim değildir. o marcello'dur, bir yılan adam gibi her şeyi kolayca yapabilen, benim isteklerime mükemmel biçimde uyabilen bir oyuncudur. (...)

    sigarayı bıraktığımdan beri yanımda birisinin sigara içmesine kesinlikle tahammül edemiyorum ve marcellino devamlı sigara içer. günde en az üç paket tüketir - üstelik gurur da duyduğu gerçek bir parlak başarı örneği. sigarayı bırakma düşüncesiyle asla flört etmeyecek. ama sigarasını söndürmesini rica ettiğimde derhal söndürür. sonra tamamen otomatik olarak bir yenisini yakar.

    o kadar doğal bir insandır. kamera karşısında asla gerginleşmez. sadece televizyonda mesleği üzerine konuşmak zorunda kaldığında gerginleşir. biz konuşmadan da anlaşırız. bazen aramızdaki anlaşma o kadar eksiksizdir ki, sözcükleri düşüncelerden ayırdedemem.

    la dolce vita, mastroianni ile yaptığım ilk filmdi. tabii ki onu tanıyordum, film ve sahne sanatçısı olarak italya'da kendisine çoktan bir isim yapmıştı. giulietta* onu benden daha iyi tanıyordu. roma üniversite'sinde birlikte okumuş, öğrenci tiyatrosunda birlikte oynamışlardı. bazen lokantada karşılaşırdık. her zaman fazla yerdi. yemek yemeyi seven insanlara doğal bir ilgi duyduğum iiçin dikkatimi çekmişti. yemeyi seven bir insan yediği miktardan değil, yerken aldığı gerçek tattan, zevkten anlaşılır. bu dikkatimi çeken ilk ortak yanımızdı.

    (...)

    bu rol için niçin özellikle kendisini istediğimi anlattığımda bir parça şaşırdı, çünkü oldukça densiz davranmıştım. sonradan ona şunları söylediğimi anımsadım: 'çok sıradan, kişiliksiz bir yüze, ifadesiz, banal bir yüze ihtiyacım olduğu için seni aradım - seninki gibi bir yüze.' samimi davranmıştım, onu kırmak istememiştim.

    (...)

    öncelikle, başrol oyuncusu için zıt bir karakter düşünülmüşse marcello ile beraber çalışmak olağanüstüdür. aynı zamanda hem filmin içinde hem dışındadır. marcello ile çektiğim bütün filmlerde, oynadığı karakter kendisinin bir yankısı gibidir. her defasında göstermek istediğim bir entelektüeldi. filmde, tiyatroda, hatta bir kitapta bir entelektüeli göstermek çok zordur, çünkü her şeyden önce entelektüel bir içyaşam sürer. düşünür ama çok da hareketli değildir. marcello'da bu özel nitelik vardır. olaylar karşısında tepki göstermek yerine gözlemleyen biri olarak inandırıcıdır. ekbette bazen harekete de geçer. bu nedenle, hikayeyi yaşamakla birlikte aynı zamanda dışında kalıp seyreden ikili bir rolün içindedir.

    inandırıcılık elde etmek marcello ile hiç sorun değil. her zaman tümüyle inandırıcı. oyuncu olarak duyarlı ve aynı zamanda özbilince sahip. yönetmene incelikli ve çok etkin bir şekilde yardım eder. yeteneği doğuştan fakat buna rağmen çok yoğun çalışır.

    bir keresinde bir söyleşide marcello'nun çok güzel ve çok zekice sözlerini okudum. bir gazeteci ona şu soruyu soruyordu: 'mastroianni, fellini ile çalıştığınızda senaryoyu önceden okumadığınız doğru mu?' marcello'nun yanıtı: 'evet, çünkü federico'nun ne tasarladığını bilirim. kaba hatlarıyla hikayeyi bilirim. fakat çok fazla şey bilmemeyi de yeğlerim, çünkü çekim çalışmaları sırasında yarın, ertesi gün ve bütün hikaye boyunca ne olacağı konusunda duyduğum merakı korumak zorundayım, aynı canlandırdığım kişi gibi. önceden fazla şey bilmeyi hiç istemem.'"
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap