8 entry daha
  • feminist distopyadır. nazizmin 700 yıl sonraki halini anlatır. önsözünde de yer aldığı üzre kitap nazizm-militarizm erkeklik kültü yelpazesinde konumlandırılmıştır.

    faşizmin ve ataerkinin geldiği son nokta şaşırtıcı olmayarak kadınların kafeslerde yaşamasına neden olmuştur. kitap kafesteki kadınlardan çok fazla bahsetmeyerek ağırlıklı olarak faşizme vurgu yapar. kitapta bir hiyerarşi çerçevesinde konumlandırılan hristiyanlar, almanlar, ingilizler ve kadınlar vardır. almanlar da içlerinde naziler ve şovalyeler olarak ayrılmışlardır. çok keskin çizgilerle ayrılan bu toplumlar bir şekilde ideolojilerinden ödün verip
    birbirlerini anlama noktasına gelirler; hatta bu uğurda adam öldürürler.

    özellikle kitabın ön sözünde güzel tespitler yer alır.

    von hess :" kadın erkekleri memnun etme arzusunun vücut bulmuş şeklidir başka hiçbir şey değildir" diyerek kadının insan olmadığını söyleyen von wierd'in görüşlerini yeniden üretir ve pre-faşist dönemden otto weininger'in "dişi erkek tarafından şekillenmesi gereken bir hiçtir" sözlerini çağrıştırır.

    kitabın ön sözünde 1920 lerde psikoloji üzerine makale yazan karen horney erkeklerin kadını değersizleştirmiş bir toplumsal kimlik yaratmasının sebebi kadının doğurganlığından duyulan temel korku ve kıskançlıktır der. yazarın bir diğer kitabı proud man'de bu konu işlenir.
    yine kadının anne olarak eril yüceltilmesi ve biyolojik bir fonksiyona indirgenerek damızlık hayvanlar olarak alçaltılması, bir kadın tarafından reddedilme riskinin kadınlara erkeğin en hassas noktası olan gururunu incitme hakkı tanınmasının bir alman'ın saygınlığına gölge düşürüceğinden korkulmasına bağlanmaktadır.

    kitaptaki müzik sever ingiliz karakter alfred büyük bir nefret beslediği almanlardan nasıl olur da bach, wagner, mozart, schumann, meyerbeer, schubert, beethoven ve brahms gibi besteciler çıkar der ve gizliden bir hayranlık besler. "bach -o zirveye ulaşmış bir medeniyetin yansıması olmalıydı. onun tanrı olduğunu söyleseler inanırdım."

    kitap orwell'ın 1984'ü ile benzerlikler gösterir ama daha önce çıkmıştır ve ilginç bir şekilde aynı yayın evinden çıkmıştır.

    kitaptan bazı alıntılar :

    savaşın cazibesi kadını dışlamasıdır.

    burdekin toplumsal cinsiyet (gender) ve biyolojik cinsiyet (sex) i birbirinden ayırır ve kadın ve erkeklerin dönüşüm geçirmesi gerektiği sonucuna varır: erillik ve dişillik erkekler ve kadınlar arasındaki suni farklılıklardır. erkeklik ve dişilik ise gerçek farklılıklardır. dişil ve eril olmaktan vaz geçip dişi ve erkek olmak gerekir.

    kadınların suskunluğu insan ırkının en büyük trajedisidir.
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap