64 entry daha
  • günün birinde bir tilki ormanda genç bir tavşanla karşılaşmış.

    tavşan sormuş, “sen nesin?” tilki, “ben tilkiyim” diye yanıt vermiş, “ve canım isterse seni yiyebilirim.”

    “peki tilki olduğunu nasıl kanıtlayabilirsin?” diye sormuş tavşan.

    tilki ne diyeceğini bilememiş, çünkü şimdiye kadar karşısına çıkan tavşanlardan hiçbiri böyle sorular sormamış ona, sadece kaçmışlar.

    tavşan, “tilki olduğuna dair yazılı bir kanıt gösterebilirsen sana inanırım” demiş.
    tilki doğru aslana koşup, ondan tilki olduğuna dair bir belge almış. tavşanın beklediği yere geri dönüp belgeyi okumaya başlamış. bu onu öylesine keyiflendirmiş ki, her paragrafın üzerinde dura dura, uzun uzun zevkle okumuş. bu arada belgenin anafikrini daha ilk satırlardan anlayan tavşan bir oyuktan içeri dalıp gözden kayboluvermiş.
    tilki aslanın mağarasına geri dönmüş ve onu bir geyikle konuşurken bulmuş.

    geyik, “aslan olduğuna dair yazılı bir kanıt görmek istiyorum...” diyormuş. aslan, “aç olmadığımda böyle bir şeyle uğraşmam gerekmez. aç olduğum zamansa yazılı bir şey görmene hiç gerek kalmaz,” demiş.

    tilki aslana, “peki tavşan için bir belge almaya geldiğimde bunu bana niye söylemedin?” diye sormuş.
    “sevgili dostum,” demiş aslan, “belgeyi isteyenin bir tavşan olduğunu söyleseydin ya bana! ben onu bazı sersem hayvanlara bu eğlenceyi öğreten ahmak insanoğlunun biri için sanmıştım.”

    insan durmadan kendine bir benlik uydurmakla meşguldür, ama bu uydurulan, icat edilen benlik asla gerçek benlik olamaz. uydurulanın bir gün gerçeğe dönüşme olasılığı hiç yoktur. gerçek benliğin icat edilmesi değil, keşfedilmesi gerekir.

    icat edilmiş benlik egomuza dönüşür. gerçek benlik hiçbir şekilde ego değildir. gerçek benlik aslında benlik olmaktan uzaktır; o mutlak boşluk ve boşluğun sessizliği, boşluğun coşkusudur.
107 entry daha
hesabın var mı? giriş yap