12 entry daha
  • kullanilan malzeme, renk, form, aydınlatma, doğal havalandırma vs... bunların her biri kullaniciyla yapi arasındaki ilişkiyi doğrudan şekillendiriyor. lakin oraya gelene kadar katedecegimiz çok yol var.

    öncelikle; (bkz: gated community)
    birkac ev yapalim, etraflarina boyumuzu asan duvarlar orelim. kuaforunden marketine her şeyi de tikistiralim duvarlar arkasına. güvenli yasam teranelerine girmeyecegim, herkesin hassasiyet boyutu farklı. ancak kendi adima sunu diyebilirim; yanlis hatirlamiyorsam michel de montaigne'in bir sözü vardi: "kapilari kilitlemek sadece hirsizlari tahrik eder." iste bu gated communitylerin etrafimizi sardigi kentte, sokak diye hicbir özelliği olmayan beton setlerin arasında yuruyoruz.

    belirtmeden geçemeyeceğim, bir ara eğitim yapilarini çevreleyen duvarlarla, parmakliklarla, döşenen dikenli tellerle bozmustum kafayi. "and our schools look like prisons / and our prisons look like malls"*
    neymiş efendim, cocuk okuldan kacmasin. eğer bir çocuğu okulda tutan şey dikenli tellerse, zaten duvar orup, tel doseyene kadar konusmamiz gereken çok daha ciddi sorunlarimiz var demektir. ben bunun farkinda olarak son derece rahatsız bir sekilde gidip geldim okula. umursamayan çocukların psikolojisine, bilinçaltına işlemiyor mu peki? simdi bu çocuk nasil okulu sevsin? hele de tam protest caglarindaki lise öğrencileri.

    bir diğer iç yarasi; copy-paste toki konutları. bu modern zaman hapishanelerinin içinde kisisel muebbetimizi yasiyoruz adeta. her yer ayni, hicbir şahsiyet yok, robotlastiriliyoruz. tarlabasi, sulukule yok ediliyor yerine kent hafızasinin yedi ceddine sovercesine basmakalıp binaları serpistiriyorlar. buna da kentsel dönüşüm diyorlar. bu mevzu daha da cok su götürür.

    velhasilkelam, derdim büyük. sıkıntı ondan da büyük.
45 entry daha
hesabın var mı? giriş yap