9 entry daha
  • çevremde gördüğüm kadarıyla görücü usulü ile evlilikler devam ediyor. bu şekilde evlenen kızları analiz ettiğimde, genellikle gelişimin aşağıdaki şekilde ilerlediğini gözlemliyorum:

    genç kız üniversiteden mezun oluyor. o vakte kadar belki bir takım ilişkiler yaşamış oluyor fakat bir şekilde ilişkileri başarılı sonuçlanmıyor. belki de kendisini beğenenleri o beğenmemiş oluyor ya da başka sebeplerle hiç erkek arkadaşı olmuyor. daha sonra çevresindeki kız arkadaşları bir bir evlenmeye başlıyor. başlarda evlenen arkadaşları için "yaa o da çok erken evlendi bence" gibi eleştiriler getirerek kendisini teselli etmeye çalışıyor.

    gel zaman git zaman, ilk başlarda 1-2 iken, evlenen arkadaş sayısı iyice artıyor. artık arkadaşları, ailesi, bayramda ziyarete gittiği akrabaları sürekli olarak "senin evlilik ne zaman bakalım" diye mahalle baskıyı yapmaya başlıyor. işte en büyük psikolojik bunalım, belki de hataya sürüklenme bu mahalle baskısı sonucunda oluşuyor..

    annesi genç kıza "falanca teyzen seni çok beğenmiş, seni oğluna istemek istiyor" gibi tekliflerle gelmeye başlıyor. genç kız bir kaç kez hayır diyebilse de aile ve mahalle baskısı devam ediyor. aile; "kızım bak biz senin iyiliğini istiyoruz. düzgün birisini bul, yuvanı kur istiyoruz. ne zaman evleneceksin de çoluk çocuğun olacak. artık yaşın ilerliyor. bak bütün arkadaşların da evlendi." gibi cümleler ile baskıya devam ediyor. genç kız artık bu psikolojik baskılardan kurtulmak için istemeyerek "tamam, gelsinler bakalım" dediği anda, artık geri dönüşü olmayan bir süreç başlıyor.

    bahsedilen falanca teyze, kocası ve oğlu geliyor. "kızımız da pek güzelmiş, pek hanımmış, maşallah" deniliyor, durum açıklanıyor. görüşme sonucunda "madem öyle, gençler biraz takılsın, birbirlerini tanısınlar" deniliyor. genç kız için artık "istemiyorum" demek çok ayıp bir şey durumuna gelmiştir. çünkü artık işin içerisine aileler, ailelerin hısımları, komşular, arkadaş çevreleri girdi. psikolojik baskı eskisine göre kat ve kat arttı.

    gel zaman git zaman aileler "artık bir söz yapalım" demeye başladı. söz yapıldı. ardından sıra nişana geldi. kız artık "hayır" dese, kızın çevresi "şimdiye kadar aklın neredeydi, neden söylemedin, bu şimdi mi söylenir" gibi söylemlerle kızı haşamat etmek için hazırolda bekliyor. nihayetinde kız başına gelecekleri bildiği için hayır diyemiyor ve evlilik geliyor.

    genç kız artık "evlilikte keramet" vardır düşüncesi ile kaderine razı oluyor. belki sevmiyor değil ama seviyor da değil. "çocuğum olsun, onu severim" düşüncesi ile, günlerin rutin koşuşturması içerisinde bir günün diğer bir günün kovalamasıyla yılları gelip geçiyor.. belki aklında hala üniversite, lise yıllarında platonik olarak sevdiği kişi var fakat kız maalesef artık bunu kendisine bile söyleyemez durumdadır.
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap