60 entry daha
  • evlilik aşkı öldürüyor geyiklerini bir yana bırakacağım. çok başka bir şey var: diyelim sevdiğim insan kaza geçirdi. biz aynı evde yaşıyoruz ve eşi gibiyim onun, ama eşi değilim. hah, işte o zaman ne yoğun bakımdayken ona yapılacaklar üzerine söz sahibiyim, ne danışılacak ilk kişiyim hukuken. benim canımdan öte olan bu insanla ilgili hiçbir konuda karar vermeye yetkim yok. çünkü aramızda imza yok. veya nezarete atıldı, oldu ya belki de hapse girdi, onu görme hakkımdan tut onun için işlem yapabilmeye kadar bir sürü hakkımı otomatik olarak kullanamayacağım. e ama ben pratik olarak onun eşiyim? cık, imzan yok, olmaz, değilsin. sırf bu yüzden, ya onun bana en çok ihtiyacı olduğu anda yanında olamazsam? ya o "eşi değilsiniz" diyerek yanıma bırakılmazsa?

    şimdi bunun gibi son derece hayati bir sürü durumda, arada imza olmadığı için devletin sizi sallamadığını, hayattaki en önemli varlığınız için yapabileceklerinizin engellendiğini düşünün. ben kafayı yerim. birini çok sevdiğinizde, tüm bu olasılıkları düşünmeye başlıyorsunuz. bir yanda o gıcık hukuki beyan, bir yanda olasılıklar... avrupa'da kalmaya karar verseydim sadece pax yapmam bu haklarımın büyük kısmını kullanmamı sağlardı, ama dünyanın herhangi bir yerine yaptığımız bir seyahatte birimizden birinin başına bir iş geldiğinde, pax nedir bilmeyen görevlilerin karşısında zor durumda kalabilirdik. en basiti ailemizi görmeye türkiye'ye gelsek ve burada bir şey olsa, hastanedekilere "bizim pax'ımız var" dememiz hiçbir şey ifade etmezdi. (hoş, avrupa'da bile pax ve evlilik tamamen aynı hakları sağlamıyor ya neyse) yani, mal çıkarcılığı, aman efendim miras/nafaka gibi maddi şeylerin dışında da evliliğin hukuki yanının çok önemli olduğu böyle durumlar var. ve bunlar, tam da birine ne kadar aşıksanız o kadar anlam ifade eden şeyler. daha en baştan "canım sıkılırsa ceketimi alır giderim" ya da "anlaşamazsam boşanırım yeaa" diyerek iliskiye başlayacak birinin bunları düşüneceğini sanmıyorum zaten.

    işte bu gibi hukuki sebeplerden ötürü, biz eşimle yurt dışındayken ve aynı evde yaşarken evlenmeye karar verdik. yanımızda yöremizde baskı yapacak en ufak bir faktör yoktu yani, her türlü toplum baskısından uzaktaydık. ama bu ihtimalleri, kanuni olasılıkları düşündük. tabii bu benim evlilik fikrini eleştirmediğim anlamına gelmiyor. bugün evli de olsam, daima evlilik kurumunun dönüştürülmesi gerektiğini ve devletin bu hakları evli olmayanlara da tanıması gerektiğini söylüyorum. yine bu yüzden evli olmama rağmen her türlü evlilik güzellemesine karşıyım, çünkü tam da böyle engeller/zorlamalar olmasaydı belki birçok kişi evlenmek zorunda kalmayacaktı diye düşünüyorum. devletin bu tutumuna karşı savaşmayı da görev biliyorum. ama o gün gelene kadar, dünya üstünde benim için en kıymetli insana karşı sorumlu hissediyorum kendimi. devlet bana bu gibi haklarımı tanıyana kadar bunu riske atamam. gerçek hayatta kazalar, hastalıklar, aksilikler var. benim için sevdiğim insana duyduğum hisler ve gerektiği anda onun yanında olamazsam hissedeceğim vicdan azabı, devlete olan nefretimden daha büyük. öyle olmayanı da anlarım, yargılamak haddime değil. sadece bu yanı da ıskalamayın istedim.
151 entry daha
hesabın var mı? giriş yap