9 entry daha
  • aşağıdaki metinleri bir yazısında kullanmış şahsiyettir:

    “sanat, en başta, kaotik dünyadan ‘ahenk ‘içeren yeni bir ‘şiir’ yaratmaktır.”

    “… ‘güzellik’, ‘çeşitlilik içerisinde ahenk yaratabilmektir’.” (kant’tan esinlenen bir görüş olarak)

    “… güzellik karşısında duyulan ‘zevk’, herhangi bir dünyevi tatmin ya da fayda arzusundan ileri gelmez.”

    “sanat, maddeci yaklaşımlarla açıklanamayan, ‘aşkın’ duyguları harekete geçirir … .” (immanuel kant referansıyla)

    “sanat, insanoğlunun duygusal dünyasını sembolize eden biçimler yaratır.”

    “aristo’ya göre insan, varlığa atılmış bir ‘hiç’ değil, çevresi ile sürekli etkileşim halinde olan ‘siyasal’ bir hayvandır (zoon politikon).”

    “modernistlerin, ‘kaos’, ‘yabancılaşma’ ve ‘varoluşa düşüş’ (geworfenheit ins dasein-heidegger) kavramlarına karşın, mimesis merkezli ‘gerçekçi’ sanat savunucuları ‘uyum’, ‘bütünlük’ ve ‘öz’ü vurgular.”

    “bazin montaj yerine, gerçekliği en zengin haliyle verebilecek olan ‘alan derinliği’ kavramını benimser.”

    “… sanat, doğadaki, sade yaşantıdaki ‘gizli’ şiirselliği yakalamak ve aktarabilmektir.”

    “basit hayallerin yalınlığını, saf insanın ‘güzelliğini’, bu duyguları paylaşan seyircide bir ‘haz’ yaratacak şekilde verebilmek belki de başarılması en zor sanattır.”

    “ünlü yönetmen griffith sinema yapma amacını şöyle özetler: ‘benim başarmaya çalıştığım yegane şey, ‘görebilmenizi’ sağlamaktır’ … .” (lewis jacobs’a atıfla)

    “…’film, gerçekliğin büyük bir bölümünü değiştirmeden kullanan yegane sanattır. …’” (sigfried kracauer’e referansla arnold hauser’den alıntı)

    “kracauer’e göre, iyi bir sinema oyuncusu, neredeyse hiç oynamıyormuş havası vermeli ve doğal halinde yaşarken kameraya yakalanmış kadar kendiliğinden olabilmelidir.”

    “… çoğu gerçekçi filmde pek fazla yakın plan kullanılmaz ve filmin kahramanı genelde içinde yaşadığı ev, mahalle veya şehir ortamı içinde ‘kalabalığın bir parçası’ olarak sunulur.”

    “koltuk aynı zamanda mülkiyet ve iktidar duygularını … simgelemektedir ...”

    “… ‘sıcaklık ve ait olma duygusu’ …” (“uzak” ve “mayıs sıkıntısı” çözümlenirken geçiyor)

    “… seyircinin bilincini zayıflatacak psikolojik yöntemler …” (bir sinema tekniği olarak)

    “… müziği seyirciyi etkilemek için kullanmamaya özen gösterir.” (nuri bilge ceylan için söyleniyor)

    “györgy lukacs’a göre, yüzeysel gerçekliği aktaran natüralist romanlar ‘mutlak gerçekliği’ yansıtmaz.”

    “şu anda varolan ve ancak ampirik olarak algılayabileceğimiz gerçeklik, varolan yaşamın ‘bütünü’ değildir.”

    “gerçekliğin ‘bütününü’ yakalayabilmek için, sadece görünen değil, potansiyel olarak varolabilecek gerçeklik de yansıtılmalıdır.”

    “… sanatın ‘yalanını’ minimize etmek …” (“basit anlatı” sineması bağlamında)

    “hayat, başı sonu olmayan, devam eden bir süreç olduğu için, ‘basit anlatı’ filmleri de hep ‘sürer’.”

    “fransız bir yorumcunun belirttiği gibi ceylan ‘hayatın sinemadan daha önemli olduğunu’ düşünmektedir …”

    “’…incir çekirdeğinden dünyanın en iyi filminin çekilebileceği konusundaki inancım hâlâ değişmedi. basit gibi görünen bir konu biraz zaman ayırıp bakmayı sürdürdükçe bizi şaşırtacak ölçüde değişmeye ve derinleşmeye başlar. dünyadaki herşey, hayret edilecek derecede mucizevi ayrıntılarla doludur. …’” (nuri bilge ceylan’dan alıntı)

    “mayıs sıkıntısı’nda özellikle ‘doğa-insan uyumu’ ve bireyler arasındaki diyalogların ‘anlamsızlığı’ (belki iletişimsizlik de denebilir) dikkati çeken iki önemli temadır …”

    “… ‘saf bakışları’ arayan fotoğrafçılar …”

    “insan ‘kusurlu’ bir varlıktır, ama kusurları ile sevilebilir.”

    “insan bütün sosyalliğine rağmen her zaman için biraz bencildir ve önce kendini ‘dinler’.”

    “… mayıs sıkıntısı özellikle film yapma ‘yöntemi’ ile bildik ticari sinema kalıplarını ve onların ‘ideolojik işlevlerini’ (gerçeklikten koparma, hipnotize etme, rüya gördürme, tüketim ideolojisini normalleştirme vb.) tersine çevirmektedir.”

    “tarlasında güneşin doğuşunu bekleyen ihtiyarın bomboş arazideki ‘güvenlik’ ve ‘aidiyet’ hissi, kentli bireyin kapısına vurduğu onlarca kilide rağmen çoktan unutmuş olduğu bir duygudur.”

    “… ‘insan kendisiyle doğar, kendisiyle ölür’ …” (“uzak”tan alıntı sanırım)

    “… acınası konforlar’ …” (nietzsche’den alarak kullandığı belirtiliyor ceylan’ın)

    not: "gerçekçi geleneğin izinde: kracauer, ‘basit anlatı’ ve nuri bilge ceylan sineması" başlıklı, kasım/03'te yayımlanmış bir makaleden yazımı büyük ölçüde korunarak alınmıştır.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap