4615 entry daha
  • ...tarihte ne kadar geriye gidilirse gidilsin -ve bildiğiniz gibi bana tarihi bilmem için para veriliyor- her şey bize şunu gösteriyor ki, basit bir hırsızlık yapılmışsa, hele sıradan gıda maddeleri, bir dilim ekmek, jambon ya da peynir çalınmışsa, o suçu işleyen kişi toplumun gözünde mutlak biçimde yüz karası olarak damgalanıyor, kesinlikle kınanıyor, en ağır cezaları hak ediyor, kendiliğinden onurunu yitiriyor ve alnındaki kara leke ömrü billah silinemiyor, bunun da iki nedeni var, öncelikle bu tür cürümleri işleyen kişi genellikle yoksuldur ve bu zaten başlı başına vahim bir utanç vesikasıdır, sonra da, yapmış olduğu eylem topluma karşı üstü kapalı bir tür suçlama da içermektedir. fukaranın hırsızlığı haince bir ihkak-ı hak'ka dönüşüyor, anlıyor musunuz... öyle olursa da bu işin sonu nereye varır? dolayısıyla, dikkatinizi çekerim, ufak tefek aşırmaların cezalandırılması dünyanın her yerinde katı bir biçimde uygulanır, yalnızca bir sosyal savunma yöntemi olarak değil, ama aynı zamanda, özellikle de tüm zavallılara yönelik ciddi bir gözdağı olarak, otursunlar oturdukları yerde, kendi sınıflarında, keyiflerine baksınlar, yüzyıllar boyunca ve sonsuza dek açlıktan ve sefaletten gebermeye güler yüzle razı olsunlar...

    gecenin sonuna yolculuk - louis-ferdinand céline

    (bkz: baklava çalan çocuk)
58905 entry daha
hesabın var mı? giriş yap