5 entry daha
  • ertem eğilmez'in aile merkezli duygusal filmlerinden (bkz: neşeli günler), (bkz: gülen gözler) duygusal konsantrasyon oranı en yüksek olanı.film özellikle yaşar usta ve onun müthiş tiradıyla bir duygu patlaması yaşatıp zihinlerdeki unutulmayan film sahneleri kısmına adını kazıdıysa da, aynı zamanda belli bazı noktaları yüzünden de kafamda soru işaretleri yaratmıştı.bir kere koca meraklısı alev'in (bkz: ıtır esen), son sahnede fabrikatör babasına büyük bir ayıp ettiğini düşünüyorum.adam, tamam yapmış bir hata,başlarda hayatı sana zehretmiş;ama hatasını anlamış,seni azat ediyor,koş diyor,"o güzel ve iyi insanların arasına koş,mutlu ol" diyor. sen bir "babacığım teşekkür ederim,ver elini ayağını öpeyim"i çok görüyorsun,erkek görmemiş kızkuruları gibi "aman da kaçmasın benim herif" diye babanın lafını bitirmesini beklemeden arabadan topukluyorsun.yakışıyor mu bir fabrikatör kızına azgın karılar gibi davranmak?bir de tabii ailedeki erkek kardeşlerin birbirine olan bağlılığı mevzusu var.beklerdim ki ferit rolündeki tarık akan süt gibi kızla gününü gün ederken, yaşıtı 3 oğlan,işten eve evden işe minvalinde devam eden hayatlarına lanet edip,ferit'i kıskansınlar, karısızlık başlarına tak etsin, o derece tak etsin ki başlarda çok da sevmedikleri ferit'in kulu köpeği olup "abi bana da okulundan bir karı ayarlasana" diye yalvarsınlar. ama bırakın böylesi dialoglar yaşansın, içlerinden bir tanesi bile ferit'e bu karıcı tarafı yüzünden ifrit olmadı,posta koymadı.üstüne üstlük onun yüzünden nezarethanelere düştüler,geceleri sokaklarda geçirdiler.ertem eğilmez'in bir erkek ve detaycı bir yönetmen olarak böylesi bir şeyi gözünden kaçırmış olması tam bir talihsizlik.

    edit: filmin yönetmeni ertem eğilmez değil, ergin orbey olacakmış, habermas'a bilgilendirmesi için teşekkürlerimi iletiyorum.
180 entry daha
hesabın var mı? giriş yap