52 entry daha
  • manisa'nın lütfiyeler köyünde yaşayan bir arkadaşım vardı. babası toprak sahibi, pamuk, bağ gırla. babasının da tarlaları dahil olmak üzere tüm yöredeki tarlalarda çalışanların yüzde 90'ı kürt mevsimlik işçilerdi. 3 günlüğüne kalmaya gitmiştim köye. orada millet güneşin anlında eğilip bükülüp günlerce iki kuruşa çalışırken biz de tarlalara gidip pamuk toplamıştık geyiğine. küçük kız çocukları, erkekler, karnı burnunda kadınlar.

    köye dönerken yolda barakalar gördüm. yıkık dökük. içinde bir insanın yaşaması mümkün değil. meğer tüm işçiler o barakalarda yaşıyormuş. su taşıma, elektrik yok. hijyenin esamesi okunmuyor. koşullar berbat.

    çok üzüldüm bu ne ya sıçayım böyle sistemin içine dedim. arkadaşım patlattı;

    'bu bir şey değil ki. köylüler mevsimlik işçilerin pazardan alışveriş yapmasını istemiyor. onlara mal satmıyor. köye ineni de birlik olup kovalıyor.'

    birlik olmak konusunu zaten hep yanlış anlamışızdır. birlik olup insan yakarız, döverek, keserek öldürürüz, küçücük çocukların pantolonlarını indirir, cinsel organlarını keseriz.

    e nereden yiyecek bir şeyler alıyorlar diye sordum. oradan kalkıp taaa manisa'ya gidiyorlarmış. kazandıkları üç kuruşun bir kuruşunu yola veriyorlar yani. niye? yürüyerek otuz dakika mesafedeki köylüler, seni tarlalarında çalıştırmaktan erinmezken, köye inmeni istemedikleri, seni insan yerine koymadıkları için. eli yüzü kir içinde küçücük bir çocuğa bile vicdanla bakamıyorsan, allah belanı versin senin ne diyeyim ben başka.

    hal böyleyken, dönüyorum, madenlerde, inşaatlarda çalışan/ölen onca işçiye.

    allah bu ülkenin sisteminin de belasını versin. 'göster pipini amcalara'daki pipi kadar değerimiz yok.

    edit: imla
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap