17 entry daha
  • 33 kısa filmden oluşan ve başlı başına festival tadında süren şahane bir şölen. inarritu'nun anna'sı inanılmaz vurucuydu. dardenne biraderler, trier, polanski ve wong-kar wai'nin kısalarını da çok beğendim. ken loach'un filmi de sinemaya dair en samimi anlatımlardan biriydi. filmlerin içinde perdeye yansıyan filmler de sinema tarihinin baş yapıtlarından bir seçki gibi. fellini'den otto e mezzo, godard'dan vivre sa vie ve alphaville gibi klasiklerden sahneler izliyoruz. ayrıca, wong-kar wai in the mood for love'ın müziğini kullanmış kendi filminde.

    bu arada daha önce de söylenmiş, hangi filmin kime ait olduğunu tahmin etmek çok eğlenceli. son 3 yıldır izlediğim tüm "baba" filmler geçti gözümün önünden adeta. örneğin, kaurismaki'nin filminde biletçinin göründüğü sahne ile beraber aklıma drifting clouds geldi. duvardaki pastel renkler bile yönetmenin estetik takıntılarına dair ipucu veriyordu. bir çok filmde de, yönetmenlerle özdeşleşmiş sinematografiyi saniyeler içinde çakozlamak pek keyifli.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap