1 entry daha
  • mutlu duyguların hissedilmesinde hormonların rolü büyük. bedenimizde o hormonları salgılayan salgı bezlerinden minicik ama çok güçlü bir salgı bezi var, timus adi verilen. timus, uyarıldığında salgıladığı hormonlar kişide haz ve mutluluk duygusu yaratır. çünkü timus aktive olduğunda, bedenin kimyasının değişimine neden olur. bu değişiklik, sinir sistemini sakinleştirir ve beyin fonksiyonlarını hızlandırır. bu da kişide rahatlama duygusu yaratır.
    avustralyalı nobel ödüllü kanser araştırmacısı sir macfarlane burnet, timus bezinin aktif hale getirilmesiyle, insan bedeninin kendisini kanserden koruyabilme yeteneğine sahip olacağını savunuyordu. çocuklarda iri olan timus, ergenlik döneminde bir ceviz kadar irileşiyor. ama yas ilerledikçe bir bezelye tanesi kadar küçülüyor, yaşlılıkta ise tamamen köreliyor. ama bazı insanlarda ileri yaslarda bile hala ceviz büyüklüğünü koruması, bilimin henüz çözemediği alanlardan biri.
    timüsün sağlığımız üzerindeki önemli yararlarından biri de t hücrelerini üretiyor olması. t hücreleri denilen lenfositler bedene zarar verebilecek zararlı hücreleri yok ederler. bu küçük t hücrelerine yaşamımızı borçluyuz. aids gibi bağışıklık sistemini çökerten hastalıkların ölümcül olması t hücrelerinin haberleşme hatlarını öncelikle kesmelerinden kaynaklanıyor. timus göğüs kafesinin üst kısmının tam arkasında, göğsün tam ortasında yer alıyor. timüsü uyarmanın üç basit yolu var: timüsü uyarmanın birinci yolu, gülmek. yani gerçek, içten sıcak bir gülüş, bir kahkaha. her gülündüğünde timus bezi aktive oluyor. her aktive olduğunda bedenimize kimyasal dalgalar göndererek kendimizi iyi hissetmemizi sağlıyor.
    1993 yılında california üniversitesinde dr. paul akman tarafından yapılan araştırmada gülmenin timus’u ve beynin değişik haz bölgeleriyle bağlantısı olan kasları harekete geçirdiği ve insanda haz duygusu yarattığı kanıtlanmış.
    timüsü uyarmanın ikinci yolu iki parmakla timüsün üzerine gelen noktaya vurulması, yani elle uyarmak. timüsü uyarmanın üçüncü yolu ise; dilin üst dişlerin arkasında damağa ve ağzın tavanına değdirilmesi. dr. john diamond ve ekibi dilin bu pozisyona getirilmesi ile sol ve sağ beyin küresi arasında denge oluşmasını sağladığını tespit etmiş. bu da insanin daha iyi düşünmesi ve kendini daha iyi hissetmesine yardımcı oluyor.

    (bkz: nil gun)
    (bkz: mutluluk kitabı)
34 entry daha
hesabın var mı? giriş yap