13 entry daha
  • elbette daha mutsuz olmak.

    sanayi devriminden sonra bütün toplumlar "simulasyon toplumları" oldular. yaşadıkları her şey bir simulakr 'dan ibarettir. (örnek vereceğim)
    hepsi "mcdonaldization" teorisinde anlatıldığı gibi bütün toplumlar ve bireyler sanki bir mcdonald restoranın da yaşar hale geldiler.

    doğal olarak insanlar da gerçek hislerinden koparıldılar. bunun en iyi savunanlar carl jung, jean baudrillard, george ritzer 'dir.

    örneğin cebindeki paranın bile neye göre basıldığını bilmeyen sistem ve din köleleri yaratıldı. burada sisteme "simulasyon" yaşadığı dünya'nın içindeki şeylere de simulakr diyebiliriz. nedir smulakr'lar? örnekler :

    reklamlar ve onun yarattığı sahte dünyalar
    hollywood'un yarattığı sahte dünyalar
    insanların birbirlerine karşı olan sığ ve sahte tavırları, hareketleri vb...

    c. jung bu konuyla ilgili şunu demiştir. insanlar eskiden mevsimlerin döngüsünü her hangi bir takvim veya saate bakarak anlamıyorlardı. sadece gökyüzüne, kuşlara ve en önemlisi kendi içlerindeki hislerine göre fark ediyorlardı. burada biraz teknik olarak açıklarsak : eski insanların "cerebral cortex" 'leri daha inceydi. yani alt beyinleriyle iletişimleri daha fazlaydı diyebiliriz.

    toplumlar geliştikçe ve sahteleştikçe insanların da cerebral cortex'leri kalınlaştı. cerebral cortex nedir ne değildir öğrenmek için #45318936 ve #46676182. kısaca cerebral cortex insanların bilinçli olan beynidir ve bilgi birikimi oldukça yani okudukça kalınlaşır. nöronları daha fazla kenetlenir. elbet okumak iyi bir şeydir.

    psikanaliz teorisiyle kısaca açıklamak gerekirse : bilinçaltı takıntıları fazla olan insanlar kalınlaşan cerebral cortex ile çatışınca insanların mutsuz olması kaçınılmazdır. bir de buna toplumların mcdonaldization hadisesi girince iş iyicene boka sarıyor birader demekteler. yani çok okumakla mutlu olmak arasında bir korelasyon var evet fakat "sahte, sahte bir dünya'da yaşadığının mutluluğu" demeye getireceğiz lafımızı.

    örnek verek : örneğin iyi eğitim almış bir yönetici veya profesör düşünelim. yada iki iyi okumuş mühendis olsun. onlar da dünya'yı ben yarattım diye dolaşıyorlar izlemesi eğlenceliler yani. hadi bir de erkek olsun. böyle güzel okullar bitirmiş, hafif tipi falan da var. kızlar peşinde. aman ben evleniim yok sen evlen diye peşine kuyruğa girmişler. bir de güzel iyi okullar bitirmiş bir kızla evlenmiş. (ay ne güzel demi). elbet ikisinin de cerebral cortex tavan yapmış. hayatları neden-sonuç ilişkisi içinde boğulup gidiyor. çocukları da olmuş. (he bu arada ara sıra gazetede okuyoruz . yok profesör kızı intihar etti, yok öğretim görevlisi kızın tekini öldürdü falan. bir de bu hikayelerin anlatılmayanları var medyada. ölümlü falan bitmeyen fakat hep mutsuz biten...birazdan geliyoruz)

    şimdi bu iki akıllı sizce mutlu mu? sistem ve din kölesi olanlar için evet.
    psikanaliz bilen, biraz sosyoloji bilen veya "yıldızlara bakanlar" için "hayır".

    şimdi gelelim teorimizi şekillendirmeye. istediğin kadar okumuş ol. veya okuma. istersen otuz tane üniversite bitir. evli bir kadının okumakla ilgili olmayan hayatını açıklayalım. yani sistem ve din kölesi olmuş nevrotik beyninin özellikleri şunlardır :

    1. çok konuşmak
    2. sürekli yemek tariflerinden ve yemeklerden bahsetmek.
    3. çocuğu elli yaşına gelse dahi onu beslemeye çalışmak.
    4. çocuğu yoksa on lafının dokuzunda kocasından bahsetmek ve onu etrafa göstermek. (aslında gösterdiği şey kendi olmayan penisi. tabi bu onun farkında değil)
    5. evliliğini etrafına ve arkadaşlarına bastırarak anlatmak. bu olguyu fetişleştirmek. (evliliğin dahi nereden geldiğini bilmedikleri için..)
    6. çocuk olduktan sonra on lafının dokuzunda çocuğundan bahsetmek. öyle ya artık kocayla iş bitmiştir. döl alınmış ve penis libidosu çocuğa geçmiştir. ilk penis libidosu babasıydı. varsa abisi oldu. sonra kocasına geçti en son çocuğa geçti. çocuk olduktan sonra skiş hayatının yılda bire düşmesinin nedenini siz ne zannetmiştiniz? (rakamı attım. götün kalkmasın. on yada yirmi kere çakışmandan bize ne.)
    7. dedikodu yapmak.
    8. fanatiklik. olayları fetişleştirmek. örneğin takım fanatikliği, din fanatikliği, lider fanatikliği... vb. düşünce fetişleştirmek.
    9. detaycı olmak, hesap kitap çok yapmak.
    10. kocayı sadece evde tutabilmek için kendisini aldatmasın diye seks yapmak. yani kendisini fiziki ve ruhsal olarak keşfetmeye çalışmamak. sadece evlilik için yapılması gereken bir görev olarak görmek.
    11. evhamlılık, telaş, hastalık hastalığı.
    12. mala mülke paraya kariyere önem vermek.
    13. çocuğunu veya başka çocukları -im, um kelimeleri kullanarak sevmek. örnek : kuzucum, annecim, cicim, aşkımcım. yapmaya çalıştığı şey alt beyninden gelen bir veriyi tatmin etmekten başka bir şey değildir. yani çocuğunu tekrar rahmine sokmaya çalışmak. öyle ya hayatında seksi evliliğin bir görevi olarak yapar. bir de çocuk yapmak için yapar. yani sadece rahim sinirleri çalışır.

    şimdi gelelim erkeklere :

    1. çok konuşmak
    2. sürekli yemek tariflerinden ve yemeklerden bahsetmek.
    3. dedikodu yapmak.
    4. fanatiklik. olayları fetişleştirmek. örneğin takım fanatikliği, din fanatikliği, lider fanatikliği... vb. düşünce fetişleştirmek.
    5. detaycı olmak, hesap kitap çok yapmak.
    6. erken boşalmak. partnerinin mutluluğunu düşünmeden sadece skor amaçlı seks yapmak.
    7. evhamlılık, telaş, hastalık hastalığı.
    8. mala mülke paraya kariyere önem vermek.
    9. duygularını açıklayamamak.
    10. şiddeti ve ona ait olan şeyleri sevmek. (örneğin saatlerce izlenen şiddet filmleri, saatlerce anlatılan askerlik anıları, saatlere televizyonda izlenen olaylar ve bunları anlatmak.

    kısaca özetleyelim : insanlar sahte toplumlarında sahte dünyalarında giderek kalınlaşan cerebral cortex'leriyle hislerinden yoksun kalmaktalar. yani gerçek alt beyinleriyle iletişimleri kesilmiş artık yapay yarattıkları mutluluklarında yaşamaktalar.
    sevgileri, üzüntüleri, mutlulukları, aşkları, şarkıları, yazıları, romanları, hikayeleri, ilişkileri, arkadaşlıkları, evlilikleri dahi simulasyon toplumu içindeki sahte bir simulakr 'dır.

    kaynaklar falan filan:

    sistem kölesi olduğunu biraz öğrenmen için : #37561712 ve #44763141
    https://en.wikipedia.org/…cdonaldization_of_society
    psikanaliz bilgileri için : #45318936 ve #46676182
    ilişkilerin sahteliği : #52185892
    carl jung : men and his symbols
    carl jung : psychology and the occult
    carl jung : four archetypes : mother, rebirth, spirit, trickster
    carl jung : aspects of the feminine
    freud : ınterpretation of dreams
    freud : civilization and ıts discontents - great ıdeas
    freud : ego and the ıd - v19 (1923-25)
    nusret kaya : sezgilerimiz ve takıntılarımız
    nusret kaya : iyileşme kitabı
    george ritzer : mcdonaldization of society
    jean baudrillard : simulacra and simulation
    jean baudrillard : tüketim toplumu
    jean baudrillard : amerika
    http://www.absolut.com/en/ (okurken iyi gider)
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap