1760 entry daha
  • gün geçmiyor ki politik bir görüş olan "yetmez ama evet" ile edebi bir ödül olan "nobel"* bir salata kasesine doldurulmasın, bir edebiyatçıyı yermek için kullanılmasın...

    orhan pamuk'un politik görüşlerini eleştirebiliriz. orhan pamuk'un edebiyatçılığını da pekala eleştirebiliriz. ama bunlardan herhangi birini, mesela politikliğinin eleştirisini yaparken edebiyatçılığına saldırmak ve saldırı nesnesini bir argüman olarak sunmak, bizleri alıklık olarak andığımız "yetmez ama evet"çilikten beş beter bir alıklığın çerçevesine sıkıştırabilir.

    kitaplar ticari nesnelerdir ve hali hazırda alıcısı olan her ticari nesne gibi onlar da pekala süpermarketlerde satılabilir. bir kitabın çok satılıyor olması ise onu okumamış bir insana ne kitabın içeriğine dair bir malumat, ne de onu edebi değeri üzerinden eleştirme hakkı verir. süpermarkette bir kitap mı gördün? kitabı eleştirmek mi istiyorsun? evvela açıp okuyacaksın o kitabı. ha yok, ben okumam diyor ve «süpermarkette satılan kitaplar bunlar ya» diye de ekliyorsan, yaptığın söz konusu kitaba bir eleştiri getirmek değil, durum tespiti yapmak olur.

    ve evet, orhan pamuk'un kitapları real'lerde, migros'larda, carrefour'larda patates ve soğanlarla yan yana satılıyor. ama aynı raflarda sabahattin ali'nin "kuyucaklı yusuf"u da var, yaşar kemal'in "ince memed"i de, yusuf atılgan'ın "aylak adam"ı da var, ihsan oktay anar'ın "puslu kıtalar atlası" da, hasan ali toptaş'ın "heba"sı da var, ahmet hamdi tanpınar'ın "huzur"u da.

    eskiden en amiyane okur-müsveddeliği örneği kitapları kapaklarına göre yargılamakmış. misal, türklerin «zarfa değil mazrufa bakınız» diyerek yaptığı ikazı ingilizler george eliot'ın 1860 tarihli "the mill on the floss"undan beri «don't judge a book by its cover»* diyerek yapıyor. süpermarketlerde kitaplara ait raflar açıldığından bu yanaysa kapak-kaygılı yargılarımız yetmezmiş gibi şimdi de satıldıkları yerlere göre yargılamaya başladık onları. umarım tüm o kitaplar okunarak eleştirildikleri günleri de görecekler.

    orhan pamuk da bu sırada roman yazmaya devam ediyor işte. hem bizler sayesinde, hem de bizlere rağmen.
1381 entry daha
hesabın var mı? giriş yap