311 entry daha
  • "bazı haksızlıklar oldu."

    bu kitap, bir oğuz atay klasiği olarak yine altı çizilesi yüzlerce cümle ile dolu. sürekli üşüyen sevgi, sürekli üşüyen annesi öldükten sonra ve 18 yaşındayken ve daha liseyi bitirememişken ve yalnız kalmışken ve annesi gibi ölmüş olmayı isterken ve fakat annesi gibi genç yaşta ölmekten de korkarken, defteri kalemi çıkarıp bir özet yazmıştı. "bazı haksızlıklar oldu." demişti, uzun yazmayı sevmiyordu.

    kitaptaki o kadar vurucu cümle arasında nedense bu beynimde dönüp duruyor günlerdir. sanki sadece sevgi'nin değil hikmet benol'un hayatının da özeti gibi geliyor bana. sanki sadece sevgi'nin ve hikmet benol'un değil, hayatı yaşamaktan korkup geç kalmış herkesin hayatının özeti gibi geldiği için de bu kadar etkiledi beni. bilmiyorum.

    tehlikeli oyunlar, 5 yıl önce okuduğum tutunamayanlar'dan sonraki ikinci oğuz atay durağım oldu. ikisi de okuması zor kitaplar. sadece yazarın dehasını yansıttığı girift yazım tekniğinden ve bilinç akışından dolayı değil ve belki daha çok özellikle depresif ve boşlukta bir döneminize geldiyse karakterlerle kendinizi özdeşleştirme ihtimaliniz çok yüksek olduğu için. canınız sıkkınken okumayın diyemeyeceğim, oğuz atay kitapları, mutluyken okunabilecek kitaplar gibi gelmiyorlar bana zaten.

    okumalı, türlü çeşitli yalnızlıktan yalnızlık beğenmeli, "gözleriniz çok ses çıkarıyor albayım" demeli, sessizlikten baş ağrıları çekmeli, ha-ha diye gülmeli, tüm dertlerle dalga geçmeli, kitabın sonunda kitaptan ne anlamış olursak olalım "aptal, o kadarını biz de anladık." diyen delikanlıya hak vermeli. oğuz atay'a bir kez daha saygı duymalı, erken gittiği için de içten içe sitem etmeli.
527 entry daha
hesabın var mı? giriş yap