7 entry daha
  • platon, dönemindeki toplum düzenine karşı çıkarak, ideal bir düzen arayışına girişmiş, ‘devlet’ adlı eserinde bu ideal düzeni gerçekleştirmeye çalışmıştır. bu yüksek idealin gerçekleşmesini sağlayacak yönetim şekli de ya bilge kişinin yönetimi monarşi ya da bilge azınlığın yönetimi aristokrasi olacaktır. platon’un kurduğu toplum düzeni tanrısal ilkeler üzerine kurulmuş olsa da bir gün bozulacak, bozuk yönetim biçimleri olarak gösterdiği timokrasi, oligarşi, demokrasi ve tiranlık ortaya çıkacaktır.

    yönetimi ele geçiren tiran ilk başta yerini sağlamlaştırmanın ve varlığını devam ettirmenin yollarını arar. bunun en iyi yolu ise, halkın dostu gibi görünmektir. halkın dostu gibi görünen tiran bu sayede çoğunluğun desteğini almış olur. “ilk günler zorba (tiran) dört bir yana selamlar, gülümsemeler dağıtır, zorbanın (tiranın) tam tersi gibi gösterir kendini; yakınlarına ve halka bol bol umutlar verir, borçluları avutur, herkese hele kendi adamlarına topraklar dağıtır, dünyanın en cömert, en tatlı adamı gibi görünür…” bütün bunlara rağmen bu kişi içinde tiranlığın tohumlarını taşıdığından, halkı hep buyruğu altında tutmanın yollarını arar. bir tiran için bunu sağlamanın yolu ise, halkı
    savaşa sürüklemek ve ağır vergiler altında ezmektir.bu sayede hem halk fakirleştirilip baştaki yöneticiye muhtaç hale getirilir, hem de işten başını kaldırıp durumunu düşünemeyeceği bir hale sokulur. eğer bu isteklere karşı çıkan olursa da, bunların dost ya da düşman olmasına bakılmaksızın öldürülmeleri sağlanır. verilen bütün cezaların da yasalara uygun olduğu ve toplumda adaleti sağlamak adına verildiği düşünülür. platon’a göre, zamanla halkın düşmanı konumuna gelen tiran, kendi güvenliğini sağlayabilmek için paralı bekçiler tutmak zorunda kalır. bekçi olarak tuttuğu insanların ihanetine uğramamak için de onları fazlasıyla doyurması gerekir.etrafında gerçek anlamda bir tek dost bırakmayan bu yönetici, paralı bekçilerini dost gibi görmek ve onlara güvenmek zorundadır. bu anlamda bir tiranın yönetimde kalma şansı sahip olduğu maddi güce bağlıdır.

    bunun farkında olan tiran, bütün masrafları devletin kutsal hazinelerinden ve halktan alacağı ağır vergilerle karşılama yoluna gider. bütün bunlar da toplum değerlerinin tek kişi tarafından sömürüldüğünü, halkın korunması gibi bir kaygı güdülmediğini göstermektedir. böyle bir yönetim altında yaşayan halkın mutlu olma şansı ise hiç yoktur. tiranlık ya da zorba yönetimde dilediğini yapan, başta bulunan az sayıdaki insandır. bunların dışında kalan hemen hemen bütün yurttaşlar, boyunduruk altında, yoksulluk içinde, köle gibi yaşarlar. bu noktada şunu da ifade edelim ki, platon burada halkın köle konumuna getirilmesinden rahatsız olmuş görünse de, kendi kurduğu ideal devletinde maddi ihtiyaçları karşılayan, toplumun en alt sınıfı köle gibi tasvir edilmektedir. her ne kadar köle tabiri kullanılmasa da, maddi ihtiyaçları karşılayan sınıfın eğitim görmek, devlet yönetiminde görev almak gibi hakları yoktur. yine platon’un demokrasiyi kölelerin bile istediğini yapma serbestliğine sahip olacakları bir düzen olarak görmesi ve köleliği kaldırmak isteyen demokrasi taraftarlarını küçümsemesi, halkın köle konumuna getirilmesinden çok da rahatsız olmayacağını göstermektedir. çünkü onun için önemli olan halk değil yönetici sınıftır.

    democracy then degenerates into tyranny where no one has discipline and society exists in chaos. democracy is taken over by the longing for freedom. power must be seized to maintain order. a champion will come along and experience power, which will cause him to become a tyrant. the people will start to hate him and eventually try to remove him but will realize they are not able.

    the tyrannical man is the son of the democratic man. he is the worst form of man. he is consumed by lawless desires which cause him to do many terrible things such as murdering someone unjustly. he comes closest to complete lawlessness. the idea of moderation does not exist to him. he is consumed by the pleasures in life. he spends all of his money and becomes poor and leads a miserable life.

    when plato says the tyrant is a prisoner to the lawless master he means that if the tyrant should lose his power for any reason his life and the life of his family would be in great danger. the tyrant always runs the risk of being killed in revenge for all the unjust things he has done. he becomes afraid to leave his own home and becomes trapped inside. therefore, his lawless behavior leads to his own self-imprisonment.

    yazar notu: size de platonun bahsettiği tiran çok tanıdık gelmedi mi?

    kaynak:
    http://e-dergi.atauni.edu.tr/
    https://en.wikipedia.org/
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap