8 entry daha
  • insanın değeri nedir sorusuna açık bir yanıt vermediği için başarısızmış gibi yaftalanabilecek film. büyük cümlelerle anlatılmamış olabilir ancak cevap, vincent lindon tarafından canlandırılan thierry’nin beden dilinde. bana göre uzun süren işsizlik yıllarının bezdiriciliğini o kadar iyi sindirmiş ki thierry’nin omuzlarındaki yükü somut olarak görebildim sanki.
    narsist bir kişilik yapısı sergilemiyorsak başroldeki karakterle empati kurmak zor değil. hayatta ne kadar başarılı olursanız olun, en azından bir iş görüşmesinde kendinizi karşınızdakine beğendirmek için çabalamış olmalısınız. ardı arkası kesilmeyen beylik sorulara klişe cevapları vermiş ve kişiliğiniz için değil ama işlerine daha fazla yarayacağınız için o işi kapmış da olabilirsiniz. başlangıçta ikinizin de hedefinde aynı şey vardır çünkü: para.
    ekranda izlediğimiz kişi bir beyaz yakalı değil. dolayısıyla “bu iş için ne kadar para istiyorsunuz?” gibi doğrudan bir soru ile karşılaşmış da değil. fakat bazılarımız karşılaştı ve karşılaşmaya da devam edecek. yani daha iş görüşmesi sırasında kendinize bir değer biçme ve size biçilen değeri anlamak üzerine oynan bir oyunun içerisine giriyorsunuz. işe girdikten sonra karşılaştıklarınız ise, sonradan para ile ölçülemeyecek değerleri hatırlatmaya başlıyor size. sizi siz yapan yanlarınızı kaybetmeye başladığınızı hissettiğinizde, parasız da olsanız kendiniz olabileceğiniz bir sığınak aramaya başlıyorsunuz ve istifa sürecine giriyorsunuz bir şekilde.
    film iş edinme süreci içerisindeki hiçbir alanda size insan olarak bakılmadığını duygu sömürüsüne kaçmadan hissettiriyor. yani amaçsız bir eğitim için harcadığınız zaman ve paranın size yaratacağı sorun ile iş ve işçi bulma kurumuna yaratacağı sorun arasında farkı sessizce gözler önüne seriyor. ya da mülakatınızın başkaları tarafından değerlendirilirken yetkinliklerinizin değil de kişiliğinizin değerlendirilmeye başlanması arasındaki ince çizgiyi de…
    suç ve ceza arasındaki bağlantıyı da mesleğinizin insana bakış açınızı değiştirmesini de görüyorsunuz filmde. istisnasız her kişiyi potansiyel hırsız olarak yaftalamak da var, diğer çalışanlara hakkaniyetli olmak adına tuzak kurarak (öncesinde uyarı verilmeden takibe alınarak) işten atmak da... etik kuralların şirketin işine geldiği şekilde esnetilebileceğinin izlerini de görebiliyorsunuz yani.
    ama tüm bunlara tanıklık ediyorsunuz. kimse kendini savunmaya kalkmıyor. bu nedenle karakterlere beklediğiniz eleştirel laflar söylettirilmiyor. bana kalırsa buna gerek de yok çünkü filmin içinde anlatılan hikaye gerçekçiliği ile tek başına işi götürüyor.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap