52 entry daha
  • dizi nasıl oluşuyor?

    senarist yapımcıya hikayesini götürüyor, yapımcı "çekiyoruz" diyemiyor. yapımcı kanal kanal dolaşıp drama müdürlerine senaryoyu götürüyor. o kısmının detaylarını bilmemekle beraber sanırım onlar da birileriyle görüşüyorlar ve yapımcıya al sana haftalık x lira. çekebiliyorsan "çekiyoruz" diyorlar. sonra yapımcı, senarist, yönetmen bir araya geliyor. genelde bu üçlünün ortak belirlediği oyuncuların elemesi yapılıyor. kaba taslak cast ortaya çıkıp oyuncu ve menajerlerle iletişime geçiliyor. geri kalan cast için yapım sorumluları menajerlerle iletişime geçiyor ve oyuncu listeleri hazırlıyor. sonra yönetmen, yapımcı, senarist bu listeden eleme yapıyor. eleme ölçütü oyuncunun kaşesi, set adabı, yeteneği, ekrana yakışmasına göre yapılıyor.

    yeni bir oyuncunun güzel bir rolle ortaya çıkması için (güzel dediğim ana cast içerisinde her bölüm diyaloglu sahneleri olan. başrol değil.) bu bahsettiğim ekipten birinin güvenini kazanması gerekiyor. bu da genellikle ajans sahipleri ya da menajerlerin (yeni oyuncu ve menajer haha) gazlamasıyla oluyor. e haliyle normal bir oyuncunun alacağı paranın 3'te 1'ine oynayacağı için de ekranlarda sıkça yeni oyuncu görüyoruz.

    neyse oyuncularla anlaşıldıktan sonra oyuncunun tipi karaktere uyduruluyor bir toplantıda. kostüm provası adı altında. aynı gün genelde okuma provası da yapılıyor. bu toplantılardan birine şahit olmanızı isterim. çok komik lan. yapım binasının içinde bir sürü ünlü giyinip soyunuyor, biri sakallarını kesip tavuğa dönüyor, diğeri yaşlandırılıyor, diğerinin kafası kazınıyor falan tam bir curcuna.

    he bu arada kanal diyor ki yapımcıya bana bunu ocak ayına yetiştir. genelde yeni iş ocak, haziran ve eylülde girer. o onu dedikten sonra iş hızlanır ve sanat yönetmeniyle prodüksiyon mekan ayarlarlar. ayarlanan mekanlar senaryodaki mekanlara uydurulur vs.

    sonra ilk iş günü belirlenir, ekip kurulur ve set.

    ilk iş günü sikiktir genelde. çok az kişiyle samimiyetin ya vardır ya yoktur. oyuncu daha karaktere girememiştir... en beğendiğiniz yerli dizinin ilk bölümünü açın izleyin. oyuncu nasılmış bir de öyle görün. karakter oturtmak aşağı yukarı 3-4 bölüm süren bir şey. sırf bu yüzden yabancı memleketlerde ilk dört bölümün çöpe atıldığını ve asıl 1. bölümün 5. bölüm olduğunu duymuştum ne kadar doğrudur bilemem. bir de aralardan bölümler seçilip de ilk başta onların çekildiğini duymuştum bu daha mantıklı gibi.

    ilk bölüm biter, yayın tarihi alınır, he bak yayın tarihi de çok boktan bir şey. sağlam bir işin karşısına gelip patlamak da var biten sağlam işin peşinden yayına girip havadan reyting kapmak da.

    bu anlattığım evre 2 ayla 1 yıl arasında gerçekleşen bir evre ve bu evrede kimse para kazanmıyor. çok nadir durumlarda yayından önce para yatar.

    yayın günü geldi. dizin yayınlandı. ertesi gün sette herkes gergin, herkes saat 11'i bekliyor, yapımcı yönetmeni arıyor.

    iyi haber: reytingler çok iyi. genellikle sıralama değil oran önemlidir. 4 reyting ve üstü diziyi götürür. 6 ve 7 üzeri reyting alan dizi de kanaldan ekstra para alır. 6 ve 7 üstü reyting alan dizi sezonlarca sürebilir. 4 üstü alan da sürebilir ama düşük bütçeli olması ve kanalla yapımcının istemesi üzerine.

    kötü haber: reytingler çok kötü. 4- reyting almışsındır hatta 3 ya da 2- almışsındır. 2- ise geçmiş olsun 2 bölüm daha çeker siktir olur gidersin. 4-'nin 7-8 bölüm gideri var. o arada 4+ya çıkabilirsen şansın var.

    şimdi de biraz sansüre girelim. göt korkusundan otosansür yaparak ve birebir şahit olduğum şeylerin hepsini anlatmayarak üstünkörü değineceğim.
    senarist artık neyin döneceğini bilerek otosansür uygulayıp yazar zaten. sonra yapım sorumlusuna gider senaryo, yapım sorumlusu arar ve şunu şunu çıkartalım der. yönetmene de şunu şunu kanal şöyle istiyor der. sonra senarist revize eder senaryoyu ve tekrar gönderir yapım sorumlusuna. yapım sorumlusu da kanala bu senaryoyu gönderir ki kanaldan da malum kişinin sırf bunun için kurduğu ekibe gittiğine dair söylentiler var ama ondan emin değilim. kanal der ki şunu şunu şöyle yapın. senarist tekrar revize eder. 11 kere revize edilmiş bir dizi senaryosu gördüm. bak bir haftada yazılacak senaryoyu bir haftada 11 kez düzeltmek diyorum. neyse son halini çekersin.
    şu şular da genellikle rakı sofrası kaldırmak olur. çok elzem bir rakı sofrası sahnesi ise zaten nedense tüm oyuncular sek rakı içer o da blurlanır. sen hayvan gibi sahne çekersin, sahnenin sonunda siktir git dedin diye siktir git'i biplemek yerine komple sahneyi attıklarını görürsün yayında. bir yerlere gönderme yaparsın anında o yerlerden direkt yapımcı aranıp uyarılır falan filan. kimse türkiye'de sansür yok falan demesin. detaylarıyla bildiklerimi anlatsam kimseye bi sik olmaz ben sektörden silinirim. o yüzden anlatmıyorum:d

    bir de ne olursunuz dizilerde bulduğunuz ufak tefek devamlılık hatalarını bu kadar abartmayın. bu sebepten işinden olanlar var. aslında set adabında devamlılık oyuncuların işidir. oyuncunun "benim bir önceki sahnedeki çantam bu değildi" demesi gerekir kostümcüye ama haliyle yeni nesil oyuncular bundan bihaber oldukları için kostümcüler o kadar işlerinin arasında bunu atlayabiliyorlar ve sosyal medyada da bu hatalar abartıldıkça şefleri kostümcüleri işinden çıkartıyor, oyuncuya giren çıkan yok tabi. he hayvan gibi devamlılık hatasını da bir zahmet atlamasın kostümcü. yağmurlu hava sahnesinden sonra eve girdiğini gördüğümüz oyuncu kupkuruysa kuaföründen kostümüne yönetmene kadar gömün. ben öyle yapıyorum mesela:)

    lan yazdıkça yazasım geliyor, entry bitmiyor.
42 entry daha
hesabın var mı? giriş yap