152 entry daha
  • buraya yazdıklarımla umut tacirliği yapmak istemem ama bakın gerçek bir hikayedir bu.

    babam 2008 yılında küçük hücreli dışı akciğer kanseri olan teşhisi ile tedaviye alındı. hacettepe'de doçentler vs. toplandı, "hayatta kalması mümkün değil" dediler. kemoterapi, radyoterapi birlikte verildi. sonrasında ise "tümörde küçülme yok, ameliyat edilemez" dediler.

    bilen bilir, kanserin 1'den 4'e kadar evreleri vardır. babam 3b idi. internetten de araştırdım, kurtulması için umut veren şeyler bulamadım.
    "bir kaç kez daha kemo yapılır, 6 ay sonra kaybederiz" dedi ankara'daki çok bilen insafsız doçentler. baba hırsızları, sevilen yakınların hırsızları, mortalite oranı arsızları. böyle böyle 4-5 ay kaybettik.

    sonra uludağ üniversitesindeki çılgın bir adamla yolumuz kesişti bir şekilde: cengiz gebitekin. "ben bunu ameliyat ederim" dedi. "zaten bu şekilde şansı yok ama opere edilebilir" dedi. duyunca öyle kızmıştım ki bu doktoru bulana. umut tacirliği, boşa koşuşturma falan diye. başkentteki koca koca proflar çözememiş, o zaman henüz doçent olan bu abi mi yenecekti bu ölümcül hastalığı? bu doktorun dediğini istanbul'da çapa'ya bir doçente gidip muayene ücreti ödeyerek sordum. bütün laboratuvar sonuçlarını aldım elime, çıktım karşısına. dedi ki "bunu halledebiliriz ancak omuz sinirlerine çok yakın, birden fazla doktorla yapmak lazım ameliyatı". florence nightingale'den azmi hamzaoğlu'na yönlendirdi bir de o görsün diye. gittim tabi. babamı da zorla istanbul'a getirdim. azmi hoca filmleri vs. tekrardan florence'da çektirmemiz istedi. para vs. hiç önemli değildi elbette. babam kızdı falan ama çektirdim. azmi hoca baktı sonuçlara, "bu rahatlıkla ameliyat edilir" dedi. şok olmuştum. yani ankara'dakiler baştan mı savmıştı babamı?

    diğer taraftan artık inancım gelmişti. bursa'ya döndük ve cesur yürekli adama ameliyat olmak istedik. ilk ameliyata girişimiz kötüydü, direkt çıkardılar kalp yetmezliği var diye. bir ay içinde anjiyo, stent falan. 1,5 ay kadar sonra yeniden ameliyat. yanlış değilsem 8,5 saat sürdü. bir akciğerin önemli kısmını aldılar, bir kısım kemiğe bulaşan yer de vardı, o kaburgaları da aldılar. sinirlerinde pek bir problem yoktu, kolunu oynatmada sıkıntı olmadı ameliyat sonrasında.

    küçük hücreli dışı 3b bir kanser hastasını yaşatmayı başaran adam olmasa babam çoktan vefat etmişti. mortalite notu düşkünü ankaralılara ise bir laf etmek istemiyorum ama onlar yerine keşke daha iyi doktorlarımız olsaymış diyorum.

    edit: 2024 itibarıyla ameliyatın üzerinden 15 sene geçti.
449 entry daha
hesabın var mı? giriş yap