20 entry daha
  • california'da okulların christmas ve yılbaşı tatilinde olmasını fırsat bilip arkadaşlarla sansasyon yaratacak bir eylem yapmaya karar verdik. eylemi planlamak için önce bob amcanın garajını kullanmayı düşündük. çünkü kendisi bizi çok sever. geçen sene kendi imalatımız olan havai fişeğin mahallede yarattığı trajediden polis kendisini sorumlu tutup bir yıllığına kodese atmasaydı eminim garajını kullanmamıza izin verirdi. şimdi garaj polis kordonu ile kapalı ve etrafından ölüm tehlikesi tabelaları var. her neyse.

    sam, bob amcanın garajını kullanmayacağımız sonucuna varmamızın ardından, eylemin hazırlık aşamasını miller'ların perili köşkünde yapabileceğimizi söyledi. şişko olduğu ve gözlük taktığı için hep alay ettiğimiz colin dışında hepimiz kabul ettik. miller'ların köşkü mahallenin batı ucunda 55 ile 46'nın köşesinde yıllardır kimsenin uğramadığı bizim de ara sıra define ve gizli sığnak aramak için girip çıktığımız terk edilmiş bir evdi. colin bize hiç katılmazdı elbette. çünkü o şişko ve gözlüğü vardı.

    eve gizlice girdik. girerken mahallede kimseye yakalanmamış olmamız büyük şanstı. joe'lerin köpeği tiger bizi görünce havlaması biraz korkuttu ama yakından geçen gazeteci çocuk tiger'ın ilgisini çekmeyi başardı.
    perili köşkteki eski koltukları birbirlerine yanaştırıp planımızı konuşmaya başladık. arada sırada evin içinden değişik tıkırtılar geliyordu ama tedirginliğimizi birbirimize çaktırmamaya çalışıyorduk. hatta korkudan çişimiz gelse de gidemiyorduk.

    eylemi belirlemiştik. astronot kıyafeti giydireceğimiz bir şişme kadını helyum ile doldurup gökyüzüne salacaktık ve ufo'larla kafayı bozmuş milleti kandıracaktık. bria,n abisi matt'in şişme kadınını ödünç alabileceğini söyledi. ben de okula sızıp fen sınıfından astronot kostumünü aşırabileceğimi söyledim. geriye helyum kalıyordu. onu da tom ve adam halledecekti. beş saat sonra burada buluşmaya ve uzaylıyı hazırlamaya karar verdik.

    ertesi sabah brian geldiğinde suratından anlamsız bir gülümseme ve mutluluk vardı. "neyin var?" dediğimizde "birşey yok ya niye bana böyle şeyler soruyorsunuz?" diye bizi tersledi. üstelemedik. astronot kostumü tam istediğimiz gibiydi. hafif ve parlak. tom ve adam helyumu nasıl bulduklarını bize anlatmadılar. "anlatırsak sizi öldürmek zorunda kalırız" dediler. işimize koyulduk. güneş batmadan bu tekinsiz binadan çıkmak ve yarın ki eğlenceye hazırlanmak istiyorduk.

    ertesi gün ailelerimize çaktırmadan perili köşke geldik. brian bu sefer mutsuzdu. tom ve adam'ın dilini bıçak açmıyordu. hazırladığımız sahte uzaylının olduğu odaya gittiğimizde gözlerimize inanamadık. uzaylı yerinde yoktu. binadaki tıkırtılar esen rüzgarla birlikte gıcırtılara karışmıştı. biz ne olduğunu anlamaya çalışırken dışarıdan sesler geldiğini duyduk. kendimizi kırık camdan dışarı attık ve tüm mahallenin ellerinde fotoğraf makinesi ile gökyüzünde bir ufo olduğunu iddia ettikleri nesneyi kaydetmeye çalıştığını gördük. birisi bizi sabote etmiş ve tüm eğlenceyi kendi yaşamıştı. kim olduğunu anlamamız uzun sürmedi. tontik ve dört göz colin karşımızdaki evin bahçesinde, yanında tiger ile bize bakıyordu. eğilip tiger'a birşey birşeyler söyledi ve tiger kudurmuş gibi bize doğru koşmaya başladı. hayatımda o kadar hızlı koştuğum başka bir an yoktur herhalde.

    ertesi gün brian bizimle oynamaya gelmedi. abisi yüzünden olsa gerek. tom ve adam karakoldalar. nedenini biz de bilmiyoruz. colin'i televizyonda gördüm. kendisine uzaylıyı soran televizyonculara heyecanlı heyecanlı birşeyler anlatıyordu. anneme televizyonu kapatmasını söyledim. colin tüm eğlenceyi bozmuş ve tüm zevki tek başına yaşamıştı. derken annemin bana seslendiğini duydum: "derek haberin var mı oğlum, miller'ların eski evinde hayalet olduğunu söylüyorlar. sakın o tarafa bir daha gitme tamam mı?" gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. ya uzaylımızı colin değil de hayaletler saldıysa?
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap