4 entry daha
  • nabokov'un rus edebiyatı dersleri kitabında tolstoy üzerine bir tespiti vardır. "tolstoy'un anlattığı hikayenin zaman akışıyla okurun zamanını en iyi denk getiren yazar olduğunu" söyler nabokov. bu, tam da nicholas ray için düşündüklerimin tek cümlelik ifadesi. nicholas ray filmlerinde saat izleyicinin saatine öyle denk işler ki "hadi bir olay olsun artık" gibi bir cümle film boyunca bir defa ağzınızdan çıkmaz. ama "bu ne ya, hızdan başım döndü, hikayenin yarısını kaçırdım" gibi bir şey de demezsiniz. sanki nicholas ray filmlerindeki hikayenin saati insanın biyolojik saatine denk çalışır. bu, özellikle eski filmlerde çok görülmeyen bir özellik. sinemanın başlangıcından beri hikaye anlatma teknikleri ve en temelde hikayelerin anlatım hızı oldukça değişti. hikayenin pek çok özelliğiyle oynanıp her konuda çok uç denemeler yapıldı. bugün mad max gibi dur durak bilmeyen bir filmden çıkıp nuri bilge ceylan'ın uzun salınımlı bir sedatif özelliği gösteren kış uykusu filmine girebiliyorsunuz. hepsi temelde hikayeyi daha etkileyici kılma amaçlı yapılan deneylerdir. bunun kararını tutturan adamlar da vardır, beceremeyip doz aşımı yapıp hikayelerini mahvedenler de vardır. ama hikayenin ritmini insan beyninin görsel ritmine uydurmayı başarmak gerçekten çok ama çok zor, belirli bir tarifi olmayan, tamamen yönetmenin içgüdüsüne kalmış bir olay.

    bir yönetmenin auteur özellikler göstermesi günümüzde matah bir şey değil, hatta bir auteur jargonu oluştuğunu ve pek çok vasat yönetmenin bundan nemalanmaya çalışan berbat filmler yaptıkları bir dönemdeyiz. ama nicholas ray gibi adamlar her zaman istisnai tiplerdir. işini ayakları yere basan bir şekilde yapan, o işe ait doğuştan sağlam bir içgüdüsü olan, hakikaten dayanıklı ve kolay eskimeyen şeyler üreten adamlardan biri nicholas ray. devamlı sinemaya dair güzellemeler yapıp insanlara subliminal olarak kendisinin ve yaptığı işin benzersiz olduğu imajını veren, her saçma şeye bir orjinallik yüklemeye çalışıp sanatçı tripleri bitmek bilmeyen yeni nesil zıpır tiplerin böyle adamları kaale almaları lazım. hem anaakım bir anlatım dili kullanıp hem auteur özellik taşıyan filmler çekeceksiniz; hem klasik, hatta klişe olay kalıplarını kullanıp hem de bunları yeni psikanalitik yorumlarla bambaşka noktalara taşıyacaksınız, bunlar kolay işler değildir. böyle melez işlerle başarıya ulaşmak için hakikaten hitchcock ya da nicholas ray gibi istisnai bir adam olmak lazım. auteur sinemanın peygamberlerinden godard bile boşuna demiyor, "sinema nicolas ray'dir" diye.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap