5 entry daha
  • peyniraltı edebiyatı'nın ilk sayılarını çıkarttığımız zamanlardı. bu sapıkla bir taksim dergi toplantısında tanışmıştık. fötr şapkasının kenarlarından fışkıran yağlı kıvırcık saçları, motorin kıvamında her yerinden akan kasıntılık hali ilk gördüğümde dikkatimi çekmişti. itici bir adamdı doğrusu.

    efendim sonradan bu adamın sapık olduğu ortaya çıktı. önceleri gülerek takip ederdik yazıp çizdiklerini. sonra sapıklığı boyut değiştirince dergide de yazamaz oldu. çünkü karıya kıza sulanmaya başlamıştı. böyle adamlar toplumda kendine nasıl yer buluyor anlaması çok zor. böyle adamlara kadınlar nasıl yüz veriyor, hatta başka şeyler de veriyor, anlaması çok zor. topuklu ayakkabından şarap içmek istiyorum bir edebiyat mıdır? ilk başta -internet/telefon üzerinden yazdığı mesajlarla- bazı kadınlar bu sapsızın karın gurultularını yer altından gelen müzik sesi olarak algıladıysa da eninde sonunda iflah olmaz bir sapık olduğunu fark edecek sezgiye sahip olmalılardı. geç de olsa öyle olmuş. artık kendisini kurtarabilmesinin tek bir yolu var. o da itiraf etmek. ama şimdi süslü cümlelerle çaresizce kendi tacizciliğinin savunuculuğunu yapıyor. eğer toplumun temiz kısmında hayata tutunmak istiyorsa yaptıklarını ve niyetini, edebiyatın arkasına saklanışını itiraf etmelidir.

    bu arada bazıları aytaç ars'ın internet üzerinden lince uğramasını aşırı bulmuş. buna şaşırmamak gerekir. çünkü toplumun refleksi bunu gerektirir. toplum tuzağa düşürülen ya da düşürülmeye çalışılan kişilerin, belki de içinde bulunduğu iğrençliği şikayet edecek cesareti bile bulamayan kadınların, olaylar gün yüzüne çıktığı zaman savunuculuğunu üstlenir, mağdurlara cesaret verir.

    şimdi, bu adama bir topuklu ayakkabı sokacaklar, götünden kan alıp onu da ayakkabının içinden kendisine içirecekler. koçum, arslanım, yer altı edebiyatının aytaç ars'ı. artık sen yoksun.
23 entry daha
hesabın var mı? giriş yap