1 entry daha
  • eller yıkanır önce...
    para saymış belki az önce, pisliklere dokunmuş, bir pezevengin elini sıkmış, şehvetle dokunmuş bir kadının kalçasına, bir memeyi avuçlamış kendinin olmayan... eller yıkanır önce, taa bileklere dek...

    sonra ağza ve burna su verilir...
    az önce küfretmiş gündüz açmayan taksiciye, dün akşam alkol de girmiş içeri, belki tadı kalmıştır damakta. bir dostun dedikodusu yapılıp kardeş eti yenmiş sanki. helali olmayanların kokuları çekilmiş işte bu deliklerden içeri, yalancı kelimeleri biraraya getirip cümle kurmuş bu dil, az önce olmaz bir yere dokunmuş dudaklarıyla. ağza ve burna su verilir, tam üç kez yinelenir...

    yüz yıkanır sonra...
    yüz ki en önemli yeri kişinin, başkenti insan denen haritanın, içerinin dışa vurumu. sabah baktı, bozuk diye yalan söylerken yüzüne hiç yalan söylememiş bir sima oturttu. dün gece eşinden ayrılan dostuna üzülmüş numarası yaptı, fenerin kazandığını söyleyen barmenle sevincini paylaşır bir eda taktı suratına, işini kaybeden arkadaşına ağlamaklı baktı.. tüm üç kez yıkadı yüzünü, çenesinin altına kadar...

    kollar yıkanır sonra...
    üst kattaki teyzenin poşetlerini taşımayan, sırasını gasp ettiği adamın yüzüne inen yumrukları vuran, sarışın kızla dans ederken en saçma figürleri yapan, bu kollar hep. çoğu kez kaldırmaya değil indirmeye yarayan, çözmeyen bağlayan bu kollar.. kollar yıkanır, dirseklere kadar üç kez...

    baş mesh edilir...
    saçın tümü her defasında yıkanamayacağı için mesh edilir sanılır baş. oysa amaç beyni yıkamaktır. her gün bir sürü pislik üreten beyin yıkanamayacağından mest edilir, temizlenmesi, arılaşması umuduyla, bastıra bastıra mesh verilir...

    ense mesh edilir...
    genellikle soğuk su ile üşümüş eller beyinden tüm vücuda yayılan sinirlerin üstünden geçer. eller eğer buz gibi ise, ayak parmağına dek uyarılır insan, ki benzeri boşalırken olur, birden dirilir vücut kendine gelir...

    kulaklar parmaklanır...
    ıslak eller ile kulak içleri ve çevresi turlanır, içerideki pislikler parmakla dışarı alınır, meme mıncıklanır. ne dedikodular dinlemiş, ne hain teklifler almış, ne yalanları duymuş duymazlıktan gelmiştir, ne doğruları sanki ilk kez duymuş gibi rol kesmektedir, ne çağrılara kulak vermemiştir...

    ayaklar yıkanır...
    koşması gerekirken ağırdan alıp yürümüş, durması gerekirken topallayarak bile olsa devam etmiş, yasaklara önayak olmuş, ayakkabı içinde terlemiş-kokmuş belki, terlikle bulaşmış sokak pisliklerine, doğruya tereddütle zar zor bir adım atmış, yanlışa koşar adım... ayaklar yıkanır, parmak aralarına kadar...

    abdestte amaç, uzuvları olduğu kadar beyni de temizlemek olsa gerektir. yine de en doğrusu allah bilir.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap