25 entry daha
  • bu kadar pahalı olmasının sebebi, hastanenin sunduğu otelcilik hizmetlerinden kaynaklıdır. kesilen faturanın en fazla %20 kadarı hekim/hemşirelik hizmetleri vs vs masrafıdır.

    örneğin akut apandisit için acile girdiniz, tetkik tahlil yapıldı, ameliyat oldunuz, 30bin dolarlık fatura çıktı. fatura detayına baktığınızda cerrahın max 1500 dolar, anestezistin de bir o kadar tuttuğunu görürsünüz. gerisi hastane masrafları olarak kalemlendirilir. bu sebeptendir ki hastaneler faturalarda pazarlık kabul ederler. örnekleri onlarca blogda abd li hastalar tarafından anlatılmıştır, faturaları da koyuyorlar.

    maliyetini bi kenara bırakırsak, bizim ölücü, son 10 yıldır aşırı şımartılmış hasta popülasyonumuza cazip gelmemesi normal bir durum. zira sadece abd de değil, avrupanın belli başlı ülkelerinde de elini kolunu sallayarak branş uzmanına gidemezsin. tribünlere oynanan ülkemizde bunu yapabiliyor olman bunun doğru olduğunu göstermiyor.

    gelelim acil mevzusuna. elinin kırık olması, dizinin ağrıyor olması, halsiz olman durumunun acil olduğunu göstermiyor. açık kırıklar bile (büyük damar yaralanması yoksa) rutin olarak üstü kapatılır, kırık repoze edilir, ağrı kesici uygulanıp ameliyat listesine alınır. 1 hafta bu şekilde ameliyat beklemek, belin bile kırılmış olsa normaldir.

    kaldı ki eğer herhangi bir şikayetle bir merkeze başvurduysan, onların kurallarına göre hareket edeceksin. üstteki bir entry de dendiği gibi, ramazandı şekerim düştü, belimden su almasanızda olur (lomber ponksiyon demek istemiş sanırım) dersen adama, o da haklı olarak gelmeseydin madem biliyosan ne olduğunu minvalinde davranır (menenjit vakaları başdönmesi ve senkopla da başvurabilir, sanırım bunu ekarte etmek istemiş amerikan hekim). türkiyede mevcut iktidar popülizm uğruna hekimi size paspas ettiği için bilimsel ve tıbbi nosyona uygun yaklaşımları idrak edemiyorsunuz haliyle.

    geçenlerde bir acil tıp sempozyumu oldu, amerikadan avrupadan falan acil alanında tanınmış isimlerin katıldığı. türkiyenin acil başvuru sayıları açıklandığında adamlar şok oldu. doğal afet/felaket/savaş halinde bile bu sayı imkansız dediler. var sen düşün olayın vehametini türkiyede.

    uzun lafın kısası, maliyetlerin yüksekliği konusu hariç tıbbi bakım konusunda yarım akılla fikir yürütülemeyecek sistemdir abd sağlık sistemi. maliyetlerin yükselten faktörlerin başında hastanelerin lüks otelcilik masrafları yanında, ilaç/malzeme pahalılığı ve sigorta şirketlerinin sektör üstündeki çok geniş etkisini de sayabiliriz.

    klinik uygulama konusunda amerikalılardan çok geri olduğumuzu düşünmemekle beraber, araştırma alanında esamemiz okunmuyor. her yıl tıbbi araştırmalara milyarlarca dolar akıtan bir ülkeden bahsediyoruz. fiyatları yükselten bir etken de bu olabilir, zira bu araştırmalara sponsor olan kurumlar yine bu alandan para kazananlar aslında.

    türkiye abd sistemine geçiyor mu?

    cevabı zor bir soru bu. 8 yıldır bu işin mutfağında olan biri olarak, hedefin bu olmasına karşın, daha vakit var diyebilirim. devleti (sgk) önce neredeyse tek geri ödeme kurumu (tekel) haline getirip sonra da şak diye ortadan kaldırmak o kadar kolay değil. bunun pilot uygulaması bundan birkaç yıl önce yapıldı, muhtemelen hiçbiriniz farketmediniz. sgk, trafik kazalarında yaralananların masraflarını ödemeyeceğini hastanelere bildirdi (bak halka değil) bunların ücretlerini kaskolardan alın dedi. kaskolar trafik kazasında hayat sigortası da sunuyor bildiğiniz üzere. sonrasında hastaneye trafik kazasıyla başvuranlardan kasko poliçesi/polis tutanağı vs bir dizi evrak istenmeye başlandı. bunun amacı masrafları sigorta şirketine fatura edebilmekti. ilk faturalar gönderildikten sonra (masrafların faturalanması 1 aya kadar çıkabilir, geri ödeme de bir o kadar sürebilir) sigorta şirketlerinden red cevapları şimşek hızıyla gelmeye başladı. lafı uzatmayayım, poliçelerde karınca duasıyla yazılmış yazılarda nelerin ne kadar ödeneceği yazıyordu. örneğin bacağın kırıldı ve ortopedide ameliyat oldun, ameliyatta kemiği sabitlemek için platin fiksasyon malzemeleri kullanıldı, ve faturan yaklaşık 25 bin tl tuttu. bunun yaklaşık 20 bini platin malzemedir. ama o da ne! poliçen medikal malzeme sınıfına giren bu malzeme dahil tüm kullanılan malzemeleri 500 tl ye kadar ödemektedir. gitti mi 19500 tl. kalan 5 bin tl yi de kusur oranına göre ödemektedir. hasta 8 de 2 kusurluysa atıyorum, 1250 tl ödeyecektir. kısacası 25 bin tl lik faturanın 1750 tl sini ödemekte, kalanını hastadan tahsil etmemizi istemektedir. o 1750 tl nin acısını da kasko poliçesini yenilerken fiyatını 3e katlayarak çıkaracaktır. başka sigorta firmasından kasko yaptırmakta işe yaramayacak, çünkü o şirkette benzer bir fiyat teklif edecektir. sigorta şirketleri birbirlerinden haberdardır.

    bu uygulama 6 ay ya sürdü, ya sürmedi. bütün türkiyede hastaneler sigorta şirketlerinden red yiyince, parayı hastalardan isteyip icralık olunca, hastalar biz ödemeyiz, sigortamız var diye kavga gürültü çıkarınca, hastaneler trafik kazası vakalarında, sgk ya bu işin böyle yürümeyeceğini bildirdiler. sgk da hastanelere yeniden bu tip vakaların geri ödemesini yapacağını bildirdi. böylece mükemmel bir prova yapılmış, özel sigorta sistemi küçük sayılabilecek bir hasta popülasyonu üstünde başarıyla test edilmiş, saha deneyimleri kazanılmış, mükemmel veriler elde edilmiş oldu. sanırım orada hemencecik, rahatça özel sigortaya devredemeyeceklerini anladılar. sonra tamamlayıcı sigorta geyiği çıktı zaten. projenin bir sonraki aşaması şehir hastaneleri faaliyete geçince başlayacak sanırım.

    neyse konudan uzaklaştık, abd sağlık sistemi klinik uygulama alanında ingilizler ve japonlarla beraber dünyanın lideridir. masraflar çok fazladır, ancak masrafların çokluğu hekimin pahalı olmasından değil, hastanenin otelcilik hizmetlerinin pahalı olmasındandır. abd de hastaneye giden türklerin, türkiyedeki gibi hekimin karşısına geçip "bana mr çektir" ya da "bana şu antibiyotiği yaz" diye elin amerikalı doktoruna çemkiremediği için, sistemin tamamına çamur atmalarını normal karşılıyorum.

    hekim olmayan birisinin (hastanede çalışan personel, hatta ve hatta hemşirelerin çok büyük bir çoğunluğu dahil) verilen tıbbi bakımı değerlendirmesi imkansızdır, bu kişilerin fikirleri önemsizdir.

    en az 10-15 yıl sonra kendimizi içinde bulacağımız sistemdir diyip kenara çekiliyorum.

    edit: imla
85 entry daha
hesabın var mı? giriş yap