21 entry daha
  • dayım sigaradan falan hastalanıp da, doktor temiz havada yaşa, yoksa yakında ölürsün deyince, rahmetli satıyor oteli, evi; gidip istanbul'a yakın bir yerde küçük bir çiftlik kuruyor. biz de o sayede yaz tatillerinde falan bikaç hafta gidip kalırdık dayımda, hayvanlarla oynardık. yoksa kedi, köpek, martı falan dışında nerden hayvan görecektik istanbul'da?
    kirazından, dutuna meyveler, saf tereyağı sayesinde safran katmadan sapsarı olmuş pilavlar, peynir gibi yoğurtlar, kahvaltıda kendi koparttığımız domates, biber, kuzinede pişen elma, mantar ve patates eşliğinde gece sohbetleri... heeey gidi hey.
    son onbeş senedir bu köyde ne inek kaldı, ne arı, ne de başka bir şey. dayıoğulları da uydu modaya, yıktlar tesisleri ikiz villacık yaptılar, oldular nakliyeci. bayramda seyranda gidince bakıyorum, köyde herkesin telefon en az ikibin liralık. alayı da sosyal medyada var. peki nerden geliyor bu para? öğrendik: özelikle köyün denize bakan tarafı villa imarına açılınca, hayatında görmediği parayı önünde gören köylü bir bir satmış arazileri. taşınmışlar şehire. parayı yiyip bitirenler de dönmüş köye, şimdi eski arazilerinde tweet ata ata bekçilik yapıyorlar. süt, yoğurt, peynir, ekmek bile bakkaldan da... su bile damacana be kardeşim. yalak ihtiyacı kalmayınca sulara bakılmamış, belediye de bağlamış evlere kendi suyunu. değil yalak, yazın yandım desen bedava su içecek çeşme yok. çeşmeden akan da belediye gazozu zaten.
    su bile olmayan bu kerbelada neyin köylüsü, çiftçisi arkadaş? ben tezek kokusunu bile özledim resmen.
45 entry daha
hesabın var mı? giriş yap