99 entry daha
  • şuraya kadar yazılmış girdilerin hepsini üşenmeden okudum. içinde yiyemediğim veya ikinci kez yemediğim bir tane bile yiyecek/içecek yok neredeyse.

    insanlar ilk kez tattıkları lezzetlere karşı ön yargılı veya usta olmayan ellerden yedikleri için dilleri yanmış. yoksa en basitinden kabak tatlısı, karides, somon, enginar, kalamar, kımız vb. sevmeyen insan olamaz.

    bir bear grylls değilim belki ama türlü av hayvanının tadına bakmışlığım var. yöresel yemekleri de sıfır ön yargı ile hiç çekinmeden ağzıma atarım. çin'de kaldığım sürede yılanından kaplumbağasına, dağ sıçanından köpek etine kadar çeşitli zottirik sokak lezzetini denedim. şöyle söyleyeyim; hayvan gibi baharat bastıkları eti kızgın yağa atınca hepsi tavuk eti gibi geliyor insana. kimin nasıl hazırlayıp servis ettiğinden gayrı hiç önemi yok ne yediğinizin. özellikle yemek olarak bakacak olursak benim anladığım ailenin damak lezzeti çocuğa sirayet ediyor. evde pişmeyen yemeği veya çocukken alışmadığı lezzeti kötü olarak algılıyor bünye.

    hatta dün sabah başka kültürden bir insan üzerinde gözlemleme şansı buldum. evimde mançuryalı bir misafir var. dün sabah kahvaltıda ekmeğin üstüne tahin pekmez sürerek yediğimi görünce meraklandı. o da bir dilim alıp denemeye kalktı ve hayatında yediği en boktan gıda olduğunu söyledi. kendi memleketinde kan sucuğu yiyen pezevenk tahin pekmezi beğenmedi ya lan. kan sucuğu; at bağırsağına doldurulmuş domuz kanı, türlü sakakat parçaları ve bolca baharat barındıran bir yiyecektir. elalem bok yiyor evladım. yatın kalkın şükredin halinize. otlu peynire, kokorece, keşkek veya bandırmaya kurban olun.

    edit: mançuryalı sözlük yazarı çıktı, diğer odadan entry girdi az evvel. iki alt sıramda duruyor.
678 entry daha
hesabın var mı? giriş yap