2 entry daha
  • --- spoiler ---

    tatlılar tatlısı rebecca hall'un bölümdeki yeri de kendi gibi tatlıydı. bölüm boyunca gelişen cümbüşün dışında yaşayan (ve belli ki önceden beridir de yaşamış) rachel karakterini çok güzel oynamış. son derece pozitif, kendi işinde gücünde olan, hayata bakışı olumlu, neşeli ve mutlu bir kadın. eve geldiğinde horace'un bütün gün ne yaşadığından habersiz kendi neşeli gününü anlatması, o kısacık tatlı saçları ve kocaman gülüşüyle insanın içini ısıtmaya yetiyor, birkaç dakika da sürse de. horace böylesi bir hayata rağmen nasıl böyle bir kadınla birlikte olmuş o bile merak uyandırdı. ancak rebecca misafir oyuncu olduğuna göre bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz gibi. ağzımıza bir parmak bal çalmış louis.

    horace karakterinin kendi hayatıyla rachel'ın hayatının kıyasını yaptığı bariz olan o son sahnedeki yüz ifadeleri ve sonunda aldığı karar aslında bu ikilinin başından beri uygun tipler olmadığına dair ipucu da vermiyor değil yine de. ancak bana göre rachel gibi bir kadın bulunmaz hint kumaşı iken horace'ın kendi kasvetinden ötürü o enerjiyi bünyesine çekip hayatını renklendirememesi oldukça talihsiz bir olay. burada belki bir empati göndermesi yapmıştır louis, bilinmez. rachel ne kadar pozitif de olsa horace'ın gününün nasıl geçtiğini sormadan, yüz ifadesini okumaya çalışmadan kendi gününden bahsetmesi senaryoya belki de bilerek eklenmiş. bana göre bu çok yanlış bir hareket olmasa da louis böyle işlemek istemiş. zaten horace'ın aslında mutsuzluğu mu desem, memnuniyetsizliği mi desem, rachel'ın kendisini öptüğü ilk sahnede bariz belli ediliyor. horace'ın yüzünün ekşimesi vs. güzeller güzeli bir kadın seni öpüyor ve sen ne oluyoruz gibi tavırlar içine giriyorsun. bu da anlatıyor ki horace uzun zamandır mutlu değil. louis tam bu noktada aslında rachel hakkında da birşeyler düşünebilmemiz için bize ipuçları veriyor. belki de bu huzursuzluğun sebebi horace değildi de rachel'dı? gibi. ben başından beri horace'ı suçlamış olsam da rachel'ın mutluluğu, neşesi, enerjisi, pozitifliği, varsa bir empati yoksunluğu ya da düşüncesizlikle oldukça fazla bir şekilde kredi kaybediyor. kısacası louis herşeyi vermiyor, biraz da hayal edin, kurgulayın diyor.

    bunun dışında işlenen geleneksellik/modernlik, devlet kanunları/aile kanunları, ırkçılık, faşistlik, aile ilişkileri, liberal/muhafazakar (cumhuriyetçi), homofobya, sosyal statüye bakış, cep telefonları, genç/yaşlı, saygı/sevgi gibi konular ve zıtlıklar, tam bir louis mayasıyla mayalanmış ve izleyiciye sunulmuş.

    buscemi'nin pete karakterini oynayışı yine tam bir buscemi ustalığında. nick di paolo ve alan alda yine harika oyunculuklar sergiliyor. nick'in gösterilerini de louie'deki karakterini de ayrı severim.

    reddit'te fazla beğenilmemiş. louie izleyeceklerini sanarak izlemişler çünkü. ondan bağımsız izleyin. louis'den eskiye dair çok şey bulabildiğiniz gibi yeni şeyler de bulacaksınız diziden.

    --- spoiler ---
138 entry daha
hesabın var mı? giriş yap