doktor
-
doktor girmeyen yere güneş girer.
şapşik doktor asteğmen: "allahtan assubay olmuşuz. bu 100 yaraklı sker hastanesinde asteğmen olmak da vardı, halimiz nice olurdu? bu askerlikte en iyisi geri hizmette olmak."
kaçık doktor yazmadan, karışmadan, maydanoz olmadan duramaz. kaçıklık diploması bir alındı mı her yerde geçen paso halini alır.
titrek yıllar içinde, doktor olmayacağımdan çok korktunuz, sizi anlıyorum. ama bakın, sonunda aynı anda hem doktor hem sanatçı oldum. hem doktor hem orospu oldum.
bakırköy akıl hastanesi'nin serbest gezen delisi oradan geçen bir doktor adayından sigara ister. doktorcuk ona vermeyip yok deyince, 'vardır, vardır..' der. doktor adayının arkadaşı takılır: "niye vermedin adama bi sigara?" "yoktu ki.." beriki: "vardır, vardır.."
avukatlar medeni hayatın "genel eş"leri gibiler. yanlış anlaşılmasın genelev veya genel kadın gibi değil, iş ilişkisine girdikleri herkesin eşi olmak üzere genel eş. boşanma tazminatları baştan belli ve yüksek. ayrıca evlilikte edinilmiş mallara katılma rejimi gibi dava türüne göre gelirden, kazanılmış davadan boşanan eş gibi pay alıyorlar. onların bu fiili durum benzerliğine karşı bildiğim bir karşılaştırılabilir meslek var: doktorlar. onların arasında özellikle psikiyatristler. doktor özellikle psikiyatrist fahişe gibidir, orospu dersek bir çıt daha iyi konumda tanımlamış olurduk. hani orospuyu zevk için sevişen, fahişeyi sevişme yeteneğini fahiş fiyatla satan diye betimleyelim. psikiyatrist hele terapistken her hasta/danışanına "kocacım, kocacım" diye, 'çok iyisin, senden iyisini görmedim, ne üstün sevişiyorsun...' der tarzda davranmak, gidip gelmeyi sürdürmesi için desteklemek zorunda.
devrim veya inkılap değil. sonuçları itibariyle, 12 eylül; 1) solculara (ilerici, değişimcilere), 2) doktorlara, 3) müzisyenlere karşı bir darbedir. muhatap halkı sağcı olduğu halde, 12 eylül halka ve halkın yaşam arzusuna da darbedir.
***
yerdelen, beden-delen tipte füzeler doktorlar. onların baştaki pluripotent, bol seçenekli zeka ve yapılarına bakılınca, tıp eğitimi ağacı öldürmeden, canlı canlı tek sivri gövde kalana kadar tıraşlama, budama gibi. o yüzden sonunda zekalarını azalmış, becerilerini kaybedilmiş algılarlar. sivri tomruk da füze olur. o füze uçmaya kaçmaya yönelik değildir. mıknatısından kopamayan toplu iğne gibi, belirsiz bir yaratıcılığa değil; belirli soruna, derde doğru hızlanmak ve uçmak yani delmek zorundadırlar. öyle öyle nereye varacak? ya kayaya toslar ya mağmaya varır, ya beden sisinde kaybolursun.
kendini, ötekiliğini ifade etmesi bant olarak daraltılmış, şansa kalmıştır. doktorların arasında hızlı ve akışkan olan cerrahi dallar daha bir füze ve etkin, eylemli hissettirebilir. kısmen. budama nedeniyle doktor kendini bilerek aptallaştırılmış hisseder. aynı anda yola çıktıkları diğerleriyle nasıl da şimdikinden farklı, karşılaştırdıklarına benzer işleri ve yaşamları olabileceğini acı acı fark ederler. o uzamamış dalların ve olasılıkların anısı hiçbir zaman tamamen unutulmaz. yeni fiili halin içinden can ve doyum bulmak zorunludur.
tıp eğitiminin arasında veya hanidir doktor iken alan/kariyer değiştirebilen insanlar çok seçkindir. yoksa benim diyen, tıbbı terk edemez. doktorluk elbise gibi değil dövme gibidir. bir meslek değil yaşam biçimidir. hekim başka işe yaramaz. işini sevsin sevmesin. beceriksiz veya tembel olması hekimi temel lanetinden, yitikliğinden, özezerliğinden uzaklaştıramaz.
laf aramızda merhum şefime bakılırsa (ki bakalım), tıpçı dünyanın her yerinde insana karşı sıcak ve ilgili değil ilgisiz, soğuk nevale olurmuş. hatta bir sağlık işinin zorlu iş, bir görev olarak yapılmasından değil, gönüllü olarak yapılmasından daha fazla işkillenmek gerekirmiş. herhangi bir gönüllünün motivasyonu, sapıklığı nedir kolay bilinemez, dikkat edilmeli. bu bağlamda sağlıkçının uzun ve zor eğitimden geçmesi, ve hatta işinin pek doyurucu kazandırmaması ayran gönüllüleri elemeye yarayabilir.
meslek içi bir karşılaştırma olarak önereyim: diğer doktorlar başarılarından para kazanırken psikiyatristler başarısızlıklarından para kazanır: "sürdürülebilir başarısızlık" ile "çorba kaynayacak" şarampolleri arasında. bir sağaltım bir yıl, beş yıl, on yıl sürüyorsa bariz olarak başarısızsındır.
trelawney, il visconte dimezzato'nun çılgın doktor tiplemesidir.
"geçende göründüğüm ve bir doktor muayenesi genelde ne kadar ayrıntılı olabilirse beni öyle muayene eden doktordan epey memnun kaldım. sakin, birazcık tuhaf, ama yaşıyla ve cüssesiyle (benim gibi zayıf ve uzun bir şeye nasıl güven duyabildiğin benim için hep anlaşılmaz kalacak), evet cüssesiyle (kalın dudaklar, geniş, öğütücü bir dil), çok fazla bir yakınlık göstermeyen, gösterdiğinde de bunu asla bir yapmacıklığa kaçmadan yapmasıyla, tıbbi sadeliğiyle ve daha başkaca özellikleriyle güven uyandıran bir adam. muayene sonucunda olağanüstü bir asabiyetten başka bir şeye rastlayamadığını açıkladı." franz kafka - briefe an felice
"psikoskop* hiçbir şeyi yok etmez. ben de bunu kanıt toplamak için kullanmıyorum. burası bir mahkeme değil, sen de yargılanmıyorsun. ben de yargıç değilim. doktorum." ursula k. le guin - the compass rose (the diary of the rose)
"burada ona müebbet hapis cezası verecek bir yargıç yok. yalnızca ölüm cezası veren doktorlar var." ursula k. le guin - the compass rose (the diary of the rose)
"hekimler yeni bulunmuş her gerçeğe baştan karşı çıkarlar. sonra da onu tekellerine almak isterler." sigmund freud
"benim de bir doktor olmama ve it iti ısırmaz prensibine dayanarak tıp mesleğini eleştirmemem gerekmesine rağmen, doktorların her zaman psikiyatri sanatının en iyi muhafızları olmadığını itiraf etmek zorundayım. (...) bu sebepledir ki bütün işçilerin içinde düşünme faktörünü geliştirme şansını en az elde eden tıp insanıdır." carl gustav jung - rüyalar
"bütün doktorlar, kökenleri rahiplikten ve toplumun dinsel törenlerinden gelmesine karşın, psikiyatristler gibi büyünün icra edilmesi görevini devam ettirmezler. asklepios'un otoritesi sözel olmayan bir yönde gelişmiştir. psikiyatriden sık sık, suç gibi ruhsal acılarla uğraşması istenir (bu da, asklepios otoritesinden daha çok rahiplerin otoritesine yakındır)." [paul fink'ten aktararak] glen o gabbard & krin gabbard - psychiatry and the cinema
"sersem halde, ağzında kötü bir tatla uyandı doktor. saatin kaç olduğunu bilmiyor, ancak tahminde bulunabiliyordu; dün akşam kol saatini -dayanıklılığıyla ünlü, çarpmaya, suya, donmaya dayanıklı raketa'sını- kurmayı ihmal etmişti ve akrep şimdi on biri yenice geçmişti." laszlo krasznahorkai - satantango
"bir başına olmadığını da biliyordu, çünkü her şey ve herkes -göklerdeki babası, annesi, kardeşleri, doktor, kedi, şu akasya ağaçları, şu çamurlu yol, şu gökyüzü, burası, aşağıdaki gece- ona bağlıydı, tıpkı kendisinin* de neredeyse her şeye bağlı olduğu gibi."laslo krasznahorkai - satantango
[ihtiyar adamcağız, yüzüne dik dik baktı, daha sonra çanın olduğu yere doğru adımladı. "tü-ük-le* ge-ge-liy*! tü-ük-le ge-ge-liy!" diye tısladı anlaşılmaz sesiyle ve eline aldığı bir demir parçasıyla dehşet içinde vurdu. (...) "elinin körüdür o gelen, seni tanrı'nın delisi!" diyerek saydırdı doktor, adama; (...)] laszlo krasznahorkai - satantango
"genç bir doktor sandalyeden kalktı beni karşılamak üzere. bir an, bitkin ve şaşkın gözlerinde benim de onun kadar genç olmamdan dolayı küçük bir hayret belirtisi gördüm." mihail bulgakov - genç bir doktorun anıları
"bilimsel sözcüklerin artık hiçbir anlamı yok. önemli olan tek bir şey var: bir elimi içeri sokmam, diğer elimle de dışarıdan bebeği çevirmek için destek vermem gerekli. bunu da kitaplara göre değil, bir doktorun olmazsa olmazı sağduyuyla yapmalıyım. ama bebeğin bir ayağını tutup dikkatle ve ısrarla çekmek gerek." mihail bulgakov - genç bir doktorun anıları
[hastane hekimi, değişikliğe uğramış kuşkulu hastalıklardan, patolojik olanın teratolojisinden (oluşum aykırılıkları disiplini, -çn)başka bir şey görmez; evdeki tedavici ise "kısa sürede, tüm hastalık türlerinin doğal fenomenlerinde yerleşik olan hakiki bir deneyim edinir." ev hekimliği kaçınılmaz biçimde saygılı davranma eğilimindedir.] michel foucault - kliniğin doğuşu
(bkz: dr)
(bkz: doktorluk), hekimlik/@ibisile
(bkz: doktorlar/@ibisile)
(bkz: uzman doktor), pratisyen doktor/@ibisile
(bkz: doktor amca/@ibisile)
(bkz: doktor egosu)
(bkz: doktor olamayanların doktor nefreti)
(bkz: otacı), şaman, kam, kam ana
(bkz: hekimlik/@ibisile)
(bkz: diş hekimi)
(bkz: ruh hekimi)
(bkz: baytar)
(bkz: noctor)
(bkz: tıpçı/@ibisile)
(bkz: tıp eğitimi/@ibisile)
(bkz: hemşire/@ibisile)
(bkz: halk hekimliği)
(bkz: fizik muayene), alver/@ibisile, iki tık tık bir şık şık
(bkz: mecburi hizmet), zorunlu hizmet
(bkz: sağlıkta şiddet/@ibisile)
(bkz: doktor olan yazarlar)
(bkz: mehmet ibiş)
(bkz: sigmund freud/@ibisile)
(bkz: louis-ferdinand celine)
(bkz: anton pavloviç çehov)
(bkz: mikhail bulgakov)
(bkz: sir arthur conan doyle)
(bkz: hasday bin şaprut)
(bkz: ibn-i meymun/@ibisile)
(bkz: yemin edilen meslekler/@ibisile)
(bkz: 14 mart tıp bayramı/@ibisile)
(bkz: doktorların doktor olduğunu bir şekilde söylemesi)
(bkz: moliere efendi/@ibisile)
(bkz: uludere/@ibisile)
(bkz: piyango/@ibisile)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap