27 entry daha
  • big bang teorisiyle kurandaki yaratılış tamamen birbirinden farklıdır.
    şöyle ki:

    (hacc 65)"görmedin mi, allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri sizin hizmetinize verdi. göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur. çünkü allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir."

    (rad 2)"öyle bir allah'tır ki görmekte olduğunuz gökleri direksiz yüceltmiştir de sonra arşa hakim ve mutasarrıf olmuştur ve güneşi ve ayı ram etmiştir, hepsi de muayyen bir zamana dek yürürgider. rabbinize kavuşacağınızı iyice anlamanız için işleri tedbir ve tasarruf edip yapan odur, delilleri bildirip açıklayan o."

    (enbiya 30)"kâfir olanlar görmezler mi ki gerçekten de göklerle yer birdi de biz onları ayırdık ve her şeyi, sudan yarattık, hâlâ mı inanmazlar?"

    şimdi bu ayetler ışığında kurandaki evren algısının ben şöyle olduğunu düşünüyorum: allah ilk önce yer ile göğü üst üste iki tane kağıt gibi dümdüz ve bitişik bir şekilde yarattı. sonra üstte olan göğü yükseltti. dikkat ederseniz rad-2 ayetinde göğü direksiz yükselttiğinden bahsediyor. göğü sanki tek bir kubbemsi tavan gibi maddesel bir yapı olarak düşünüyorlar büyük ihtimalle. e haliyle böyle bir yapının her nesne gibi normalde yere düşmesi gerektiğini düşünüyorlar (artık kimler yazdıysa). ama düşmüyor işte. çünkü allah onu direk kullanmadan kaldırabiliyor özel güçleriyle. hatta hacc-65 te anlatılana bakılırsa eğer allah göğü tutmasa, yerin üstüne bile düşebilirmiş. sanki gök denilen şey yere düşebilecek bir şeymiş gibi anlatıyor.
    işte sonra bu göğün üzerindeki güneş ve ay da hareket edip duruyor falan. yani dünya merkezli bir evren algısı vardır kuranda. mesela bir çok ayetinde rad-2 de olduğu gibi güneşin ve ayın hareket ettiğinden falan bahseder ama dünyanın hareketinden bahseden tek bir ayet bile yoktur.
    bu arada gökler derken çoğul kullanmasının nedeni de 7 gök diye bir inancın olması. işte bilmem kaçıncı gökte mars var, bilmem kaçıncı gökte yıldızlar var falan diye inanırlardı eskiden insanlar. yani üstüste duran kubbeler gibi bu gökler.

    bir de zariyat 47 ayeti var: "göğü kendi kudretimizle biz bina ettik ve biz elbette genişleticiyiz."

    bu ayette evrenin genişlediğinin belirtildiği ve bundan dolayı da mucize bir ayet olduğu iddia ediliyor. bi kere bu ayetteki mûsiûn kelimesini evrenin genişlediği bilinmeden önce, bildiğim mealcilerin hiçbiri evrenin genişlemesi olarak algılayıp çevirmemişlerdi. ama gene de genişletici anlamını taşıdığını kabul edelim. ben yine de bir mucize olarak kabul etmem bunu. çünkü enbiya 30 daki yer ile göğün bitişikken ayrılması gibi bir olayı genişleme olarak açıklamaya çalıştığını düşünürüm. sonuçta göğün yerden ayrılıp yükselmesi de bir nevi genişleme olarak sayılabilir. tabi buradaki genişlemenin modern big bang teorisiyle falan uzaktan yakında alakası yoktur. big bang anında bırakın yeri, daha madde yoktu. elementler daha sonra oluştu. sadece hidrojenden oluşan yıldızlarda nükleer reaksiyonlar sonucu helyum oluştu ve yıldızların patlamalarıyla da daha ağır elementler oluştu. bu yıldızların patlamasından sonra anca dünyayı oluşturan maddeler falan bir araya geldi. dünyanın oluşması big bangden yaklaşık 9 milyar yıl sonra oldu. yani bu olay "yer ile gök birdi. sonra onu ayırdık." şeklinde açıklanabilecek bir olay değil. bu anlatım, anca ilkel düşüncelerle oluşturulmuş bir evren algısını açıklamak için kullanılabilir.
61 entry daha
hesabın var mı? giriş yap