2569 entry daha
  • dikkat ederseniz yazılarında bir abdülhamid siyaseti izliyor. üst paragrafta iktidarı eleştiriyorsa, alt paragrafta mutlaka durumu dengelemek için muhalefetten çakacak bir şey bulup onu ele alıyor. bu dengeyi hep korumaya çalışıyor. böylece kendisini okuyup da eleştirecek olan kişinin elinden "sen şucusun" silahını almak istiyor. mesela şu yazısında önce yandaş yazarlara laf sokuyor, sonra da yandaş okuyucuya güven telkin etmek için muhaliflere laf sokacak iki ayrı alt yazı yazıyor. işin enteresan kısmı şu, ahmet hakan bu ne şiş yansın ne kebap politikasını yaparken vicdanen kendisini rahatsız etmeyecek, gerçekten de haklı noktaları yazılarına taşıyor. yani dengeli bir şekilde hem iktidarı hem de muhalefeti eleştiriyor. ama yazdıkları şeylerin çoğu sade suya tirit mevzular. yaptığı şey gazetecilikten ziyade ekmeğinin peşinde olan bir esnafın yaptığına benziyor. aslında normal bir ülkede, normal bir medyada, normal bir yazara göre güzel bir yazı politikası gütmesine rağmen, yaşadığı ülkenin şartlarında, yaptığı şey gazetecilikten ziyade aman ağzımızın tadı bozulmasın politikası. ahmet hakan belirli bir fikre ya da ideolojiye angaje olmuş bir entelektüel olmadığı için de hem nalına hem mıhına yazılar yazamıyor. onun bu durumunu anlamakla beraber, bu pozisyonun kendisini tarihe nasıl geçireceğini de biliyor olması lazım. koskoca hasan cemal'lerin gazetelerinden atıldığı bir ülkede ahmet hakan kim ki. elbette ki mevcut standartlarını kaybetmekten korkuyor. ne uğruna? gazetesinden atılsa bile kahraman olamayacak bir gazetecilik kariyeri oldu ahmet hakan'ın. bugün atılsa ne isa'ya yaranır, ne musa'ya. kimse de üzülmez. böyle bir ortamda. ahmet hakan gazeteciliğin araf noktası. hatta insanlığın. ama rızkının peşinde olmaklığın savurduğu bir araf bu. ve hatta belki nefsinin.
6836 entry daha
hesabın var mı? giriş yap