3 entry daha
  • "... ama kırk beş yaşıma gelip şişmanladığım, iki çocuğum ve banliyöde bir evimin olduğu şu halimle şimdi bile balık tutmayı içten içe arzuluyorum. niçin? çünkü deyim yerindeyse çocukluğuma hâlâ duygusal bakıyorum - kendi çocukluğuma değil aslında, içinde büyüdüğüm ve artık son nefesini vermek üzere olduğunu zannettiğim uygarlığa. balık tutmak her nasılsa o uygarlığın tam bir temsili gibi duruyor. balık tutmayı düşündüğünüzde aklınıza ilk gelenler modern dünyaya ait olmayan şeyler. sakin bir göletin yanındaki bir söğüt ağacının altında bütün gün oturmanın - ve yanında oturacak sakin bir gölet bulmanın - fikri bile savaştan önceki, radyodan önceki, uçaklardan önceki, hitler'den önceki bir çağa ait. amatör balıkçılıktaki balık adları bile bir sükûneti çağrıştırıyor. kızılkanat, akbalık, incibalığı, bıyıklıbalık, tilapia, kayabalığı, turna, kefal, sazan, kadifebalığı. tok isimler. bu isimleri koyan insanlar makineli tüfek sesi duymamışlar, işten kovulmanın korkusuyla yaşamamış, aspirin yiyerek vakit geçirmemişler, sinemaya gitmemiş ve toplama kamplarından nasıl uzak dururuz diye düşünmemişler."
46 entry daha
hesabın var mı? giriş yap