• (bkz: dert sahibi olmak)

    edit: bu sözü biraz açmak lazım.

    öncelikle türkiye'de yaşam koşullarına bakmak lazım bir miktar. gerçi herkesin malumu ama göz önünde bulundurulması gereken noktalar var bu mevzunun idrakında.

    her yer apartman, her yer bina. biz bahçe ve garaj kültürü olmayan bir şehirleşmeye gittik. bu durumda önceklikle kendimize ayırabileceğimiz bir alan yok. elin amerikalısı garajında hovercraft yapıyor, elin almanı bahçede sapan deniyor, elin norveçlisi demir dövüp kılıç yapıyor, elin sırbı bir dips barı iki barfiks dikip bahçede street workout yapıyor. peki biz neler yapabiliriz. apartman hayatına bizim kadar yönelmiş ülkelerde ise insanların toplu aktivite yapmasını sağlayan belediyenin ayarladığı alanlar var. tabi şimdi bizim belediyeler de ayarlıyor. hanımlar lokali, efenim kutlu doğum haftası vs. ama açık konuşayım okul bahçesi dışında gençler için alan yok, parklar bahçeler zaten soyu tükenme tehlikesiyle bir arada, bu arada mesela street workoutu çocuk parkında yapmayı deneyin bakalım nasıl bir sonuç oluyor. söyliyeyim hiç hoş değil. şimdi dışarıdan eve geldik. daireler yeni yeni büyüyor ama büyüse bile gerçekten apartman dairesinde ne kadar dağılabilirsiniz. eşiniz size odanızda hızar çalıştıracak mı? duvara dübel atarken altına elektrik süpürgesi tutuyorsanız odada nasıl quadcopter yapacaksınız. hobinin amacı zaten biraz dağıtmak kendinizi...

    zaman olayına gelelim. çoğu kişinin dediği gibi mesailer bir kenara trafik başlı başına bir unsur. ama gerçekten bir suserin belirttiği gibi gece 22:30-24:00 arasın ayırdığınız zamanda ne yapacaksınız. sonra survivor neden bu kadar izleniyor deniliyor.

    maddi boyut ise çoğu kişi için handikap gerçekten. koşu ayakkabısı 300tl olmuş, gerçi dışarda nerede koşacaksın.

    galiba bizim gibi insanlar için en güzel hobileri el birliğiyle bulmamız gerekiyor.

    ne olmalı bu hobiler?
    birincisi minimum masraflı olmalı. gidip spor yapacağım diye salona parayı gömüp sonra gidemediğin için üzülmek hiç zevkli değil.
    mesela bunu sağlayan alternatifler koşu, bisiklet, ip atlama, street workout gibi şeyler olmalı.
    kolleksiyon yapmak, sinemada sinemaya gitmek, her hafta roman alıp bitirmek çoğu kişi için pek mantıklı değil.

    ikinci olarak düşük frekanslı yapılsa bile yararlı olmalı ve gelişimi hissettirmeli.
    yani dil kursuna gidip çalışmaz iseniz ya da eve gitar alıp bir köşede yatacak ise bir anlamı yok. para harcama hevesi gibi.
    ama blog tutulsa (biliyorum modası geçti) ya da bir şeyler yazsanız, ya da bir sketch book yapmaya çalışsanız değil haftada bir ayda bir bile bir şey yapıp zaman harcasanız o eforunuzu karşınızda görüyorsunuz. bence bu çok motive edici bir husus.

    üçüncü olarak her zaman ve her saatte yapılabilmeli.
    özellikle sorumluluklarınızdan ne zaman kurtulacağınızı bilmediğinizde (aile, bitmeyen mesai, trafik çilesi etc.) kimseye ya da birşeye muhtaç olmadan yapabilmelisiniz. ayarlanmış halı saha maçını kaçırmak çok koyar. ama çocukken topumuzu alıp basket oynamaya gider gibi olmalı bence. video oyunu gibi istediğiniz zaman açıp oynayıp save edip kapatabileceğiniz bir şey. ama sıkıntılı bir konu bu. çok bireyselleştiriyor. ama hayatın acı gerçeği denir ya işte... hem gece 23:00'da (o da haliniz varsa) hem de gündüz 11:00'de yapabileceğiniz bir şey olmalı.

    bilemiyorum. tartışmalıyız bu konuları bence. yaşam düz haliyle çok sıkıcı...
186 entry daha
hesabın var mı? giriş yap