4 entry daha
  • yalnız bir balina mı; yalnız bir insan mı olmak daha zor? eşini bulamayan, sesini kendi türlerine duyuramayan bu hayvan mı daha bahtsız yoksa bahtsızlık yaygarası koparan insan mı? kendi gibi bir örneği daha bulunmayan kahramanımız 52 hertz'lik tiz bir sese sahip olup, iletişim kuramıyor ve okyanusa da açılamıyormuş. yalnızlıktan yakınan bizler bağırsak duyuluruz, göz göze gelsek görülürüz, sokağa çıksak iri cüssemiz hemen göze çarpar. daha görülmek istersek sallarız bir küfür bak bakalım en ilgisizi bile kafasını mı çeviriyor yoluna mı gidiyor? kedilerin çiftleşmesini izleyen bir toplum, bağırıp çağırana da sadece bakıyor. farkedilmemek imkansızdır. ama başınız derde girdiğinde insan dediklerimiz; topluca seyir zevkine dalar. kaç kadının çığlığı duyuldu? sinema filminden, açık bir televizyon ekranından gelmiştir kabulleri kaç insanın vicdan yükü oldu? lafa gelince en namuslu insanlar, namusu kafalarına şal diye sarıp beyinlerini örterken vicdanı en gerekli yerde unuttular; bir ömür yük taşıma pahasına. çocukların ruhunu bile incitmezdi o yalnız balina. belki sesini duyuramazdı kendi türlerine ama kendi halini bizim çocuklara sevdirirdi. türkiye'de yaşayan insanların rotası şaştı. iyi insanlar vicdansızların sahneye çıktığı yerde balinanın kaderini paylaştı. şu yanlış; doğruya gel, bu zehir; şifaya sarıl derken onlar toplumu zehirlediler. aynı tüm dünyanın denizlerini öldürmeye çalıştığı gibi. olasılıklar her canlıyı farklı etkiler. herkes benzer şeyleri farklı zamanlarda farklı hikayeler içinde doz aşımıyla ya da etkisi hafif olarak yaşar. ama farklı yaşamların yazılmış ve içe kazınmış belli kuralları vardır. içte olan ve insanı saran vicdan ve ahlaktır. tüm sorunların kaynağı bundan gelir. ahlak sıfırlanmışsa bir toplumda inanç da, yüz akı tüm alışkanlıklar da güme gider. dile getirilenler hasta sayıklamalarına dönüşür. konuşanlar hasta olduklarını bilmezler. çok az insan yanlıştayken başını kumdan çıkarır.

    yetkili olanlar dünyada ya ehillikleriyle ya da bizde olduğu gibi demagoji yoluyla ve bu güce yakın markajları ile görev edinirler. her köşe başında duran oranın muktediridir. ama bu yalnız olduğu gerçeğini değiştirmez. etrafındaki kalabalık ona değil, yetki ve gücüne meftundur. iş biter esas yalnızlık orada başlar. zavallı bir yalnızlık verdikleri zevalin yansıması haline bürünür. asil bir yalnızlıktan uzaktır. insana değen, yaşama hizmet anlayışıyla bakmış insanların yalnızlığı asalet taşır. peygamberler, veliler, gönül dostları, yıkılan ülkeyi ayağa kaldırıp tekrar kuranlar, toplumu eğitenler, bilim adamları, geçmişi aydınlatanlar, geleceği itinayla, sağlıklı ve pozitif anlayışla oluşturanlar ve kadınlar; hani tanrının sevgisini, güzelliğini içinde ve yüzünde en çok taşıyan ve yansıtan bu varlıkların yalnızlıkları da insan olanın, olabilen şahsiyetlerin yalnızlığını taşır. çocuk ruhu incinmeden büyüyebilirse olağanüstü yalnızlardan birleşmiş ve barışmış bir toplum meydana çıkar. okyanus da bir balinayı yalnızlığına rağmen koruduğu gibi tüm konuklarına karada görülmeyen huzur, denge ve ahengi sunmuştur. biz insanlar orayı da bozmaya çabalıyoruz.

    52 hertz'lik sesin kahramanı bizlerin yalnızlıklarını da hissediyor mu? biz seni görüyoruz, izliyoruz. herkes birbirinin yüzüne aval aval bakarken kimisi havaya bakıp kuş gözlemi yapar kimisi de okyanusa dalıp senin yalnızlığını bize getirir. umutluyum, senin ve hepimizin adına; yaşam sürdüğünce, gölgelerimiz bizi takip ettiği sürece, küçük balıklar suda sana yol vermeye devam ettikçe yaşam ister karada isterse okyanusta, her cana hediyeler sunmaya devam eder ve ediyor da. aslında bu yalnız balinadan öğreneceğimiz şeyler de var. 20 yıldır farkedilmemesine rağmen şarkısını mırıldanması bile biz bahtsızlara hayatta mutluluğu içimizde bulmayı öğütlemez mi? bize sıradan ve basit bir öğüt verirken, yalnızlığı asil olmayanlara söyleyeceği bir ağıdı da yoktur. biz her yeni günü yeni bir şans olarak bulalım.

    son söz yunus'tan olsun: her dem taze doğarız, bizden kim usanası
36 entry daha
hesabın var mı? giriş yap