22 entry daha
  • //(...)

    bu kavram kaypaklığının tek sorumlusu öz türkçe olmayabilir. onu kullananların düşünce disiplininden uzak olmaları da bir sorun. fakat oturmamış kelimeler, ya da değişik yazarların kendi kararlarına göre şu veya bu anlamda kullandıkları kelimelerle örülmüş bir kültür ortamında düşünce disiplinini elde etmek hayli zor. yerli/yabancı farklılığının en net biçimde gözlendiği alan olduğu için çeviri, öz türkçecilik içinde önemli rol oynadı. böylece, çevrilmiş metinlerde, sartre'ın, ionesco'nun, daha nice yabancı yazarın kendilerini türkçe'yi arılaştırma davasına yürekten adadıklarını gördük (ben de öz türkçecilik dönemimde neler yaptım, hatırladıkça yüzüm kızarır: diyalektik maddeciliği "eytişimsel özdekçilik" bile yapmıştım, ve zavallı russell'a söyletmiştim bu lafı).

    işte her çevirmen yabancı dil metinde karşılaştığı kavramlara kendine göre öz türkçe eşdeğerler yaratırken, bunu okuyan okurlar da kaygan ve kaypak kelimelerle kaygan ve kaypak düşünceler üretmeye alıştılar. örneğin günümüzün moda deyimlerinden "sorunsal" da kültürümüze benim naçiz bir armağanım oldu, sanıyorum; bunu althusser'in "problematique" kavramını karşılamak için türetmiştim. geçenlerde bir dergide "sorunsallı günlerimizde birlik olalım" gibilerden bir laf gördüm. anlaşılan, "kuyruklu sorun" anlamını kazanmış sorunsal.

    bu kelimelerle kurulan söylem de belirgin nitelikler edindi. bir yandan, üslup anonimleşti. bir yandan, kelimelerin kazandırdığı sanılan şıklık, içeriğin yerini aldı. deminki örnekle şöyle bir cümle kursak: "sorunsallı günlerimizde kurgusal devinimlerle uzayı dönüştürmek olası görünse de bir sanrı olmaktan gitmez ileriye," filan yollu, pekâlâ geçer, insan sahiden bir laf etmiş yerine konur. genellikle böyle laf ediliyor zaten.

    (...)//

    murat belge

    iç. yazko edebiyat/haziran 1982, s. ?

    kaynak:

    kirpi.fisek.com.tr/index.php?metinno=edebiyat/20041219195127.txt
72 entry daha
hesabın var mı? giriş yap