3 entry daha
  • shafack artık ingiltere'de yaşadığından, ara ara yaptığı türkiye ziyaretlerini "otoriterleşen siyaset boğaz'a nazır oturan kültürlü arkadaşlarımı kaygılandırıyor" temasıyla the guardian'a yazılaştırıyor; artan zamanının bir kısmında da katıldığı toplantılarda "the bhabha figure" diye psikanaliz zorluyordu.

    demek ki bir yandan da roman yazıyormuş. şaşırdım. aynı anda bu kadar işi nasıl yaptığına değil de, mimar sinan'ı konu edindiği ustam ve ben'e mimarlardan gelen o eleştirilerden sonra, en azından bir 5 sene kadar roman çıkarmaz diye düşündüğümden. boşuna umutlanıyormuşum.

    kitabın kapak yazısında şöyle sorulmuş:

    "ben ne annem gibi dindarım, ne babam gibi kâinatın, beş duyumla kavradığım şeylerden ibaret olduğuna kaniyim. öyleyse ben neredeyim? ne mutlak dindarlığa, ne de mutlak akılcılığa dahil olmak isteyenler için bir başka yaklaşım, yeni bir varoluş şekli yok mu acaba?"

    sen bir beyaz yakasın canım. bir küçük burjuva. tanrıya inanmak, dindar olmak sana uncool geliyor. işin ve eğitimin gereği biraz rasyonel olmayı, mesela paranı nereye yatıracağını öğrenmişsen de, bilimsel argümanları da sonuna kadar götürmekle ilgilenmiyorsun.

    katılık, ilkelilik en korktuğun şeyler. biraz da gizem olsun istiyorsun hayatında. sıkıştığında sığınabileceğin, ne bileyim bir cenaze filan olduğunda herkesle birlikte "helal olsun" diyerek ayrıksı durmayacağın kadar bir gizem.

    mesela akp "iyi" bir şey yaptığında dindar gibi görünmeden onu desteklemek, ama "kötü" bir şey yaptığında da sıkıcı bir solcu sanılmadan onu eleştirebilmek istiyorsun. sağduyusun, vicdansın, kar tanesi gibi eşsizsin.

    aşırılıklardan kaçayım ama yine de farklı olayım, üçüncü yoldan gideyim derken aşırı sıkıcı bir insana, sıradan bir yazara dönüşensin.
91 entry daha
hesabın var mı? giriş yap