1 entry daha
  • teknolojik gelişmeyi medeniyetin ilerlemesiyle eş tutan bir bakış açısı var. bu aslında o kadar ilkel bir bakış açısı ki, yığınların bu algıya kanması ve bunu içselleştirmesi hiç de zor olmadı. dahası bir tür "magic" etkisi yaratan teknoloji, bu yolla kendisini yığınlara daha da sevdirdi.

    modern bilim "doğaüstü" ve "büyü" gibi şeylerin gerçekliğine ilişkin inançları ortadan kaldırırken, onların boşta kalan yerine teknolojiyi koydu ilginç bir şekilde.
    (bkz: insanın doğaüstü güçlere duyduğu ilginin nedeni)

    örneğin bugün en dinci geçinen adamın bile teknolojiye duyduğu ilgi ve sevginin, dine duyduğundan daha yüksek olduğunu görebilmek mümkün. modern dönemde teknolojinin gelişmesine dini kurumların ilk tepkisinin "şeytan icadı!" gibisinden şeyler olması tesadüf olmasa gerek. teknolojinin dinin yerini alabileceğini ya da en azından insanların dine duydukları ilgiyi köreltebileceğini hissetmiş olmalılar.

    peki teknolojiyi neden bu kadar çok seviyoruz acaba.. sadece hayatımızı "kolaylaştırdığı" için mi, alet işler el övünür psikolojisinden mi, yoksa teknolojik alet kullanmanın "büyülü" etkisinden dolayı mi? uzaktan kumandanın ilk çıktığı zamanı yaşayanlar hatırlar, ikide bir televizyonun başına gidip kanal değiştirme derdinden kurtarmakla kalmamıştı bizi, televizyona elindeki sopayla hükmeden bir büyücü gibi de hissettirmişti.

    ama bundan da ötesi, nasıl oluyor da teknolojinin gelişmesini insanlığın ve medeniyetin gelişmesiyle bir tutabiliyor yığınlar, bir bakalım:

    1. araçsal akıl. yığınların yücelttiği, dahası onlar için geçerli olan tek akıl türü budur. teknolojinin gelişmesi de yığınların gözünde araçsal aklın olayı artistik bir şova dönüştürmesi oldu.
    2. insanın bir makine olması. kölelik dediğimiz şey yüzyıllar boyunca vardı, peki modern dönemle birlikte birdenbire! ortadan kalkan şey köleliğin kendisi mi, yoksa sadece ismi mi oldu? (bkz: modern kölelik)
    3. eğitimin aslında köle yetiştirmeye yönelik olması. gerçekten, okuma-yazma oranının ve sözde eğitimli insan sayısının artması gelişmiş bir insanlık mı yarattı, yoksa gelişmiş bir kölelik düzeni mi? (bkz: insanın araçsallaşması)

    "geçmişin tehlikesi esir olmaktı, geleceğin tehlikesi ise robot olmaktır."*

    insan ve makine ayrımı bulanıklaşmaya başlayalı çok olmuş aslında. söylemde olmasa da fiiliyatta. (teknolojik tekilliğin bir anlamı da bu olsa gerek, insan ve makine'nin bir ve tek olduğu nokta.)

    tekrar olayın "büyü"süne dönmek gerekirse, anlama seviyemizi aşan şeyleri büyülü buluruz evet. bir makinenin nasıl yapıldığını ya da çalıştığını az ya da çok anlayabiliyorsak bize hiç de büyülü gelmeyebilir. ama yeterli bilimsel eğitime ya da zekaya sahip değilsek olayı bir mucize gibi algılamamız işten bile değildir.

    yine de makineleri insanın gözünde büyülü yapan asıl neden muhtemelen şu: makineyle özdeşleşme psikolojisi. bu, aynı zamanda teknolojinin gelişmesini nasıl insanlığa ve medeniyete ait bir gelişme olarak algıladığımızın da ipucu.

    mekanik insanlık için teknolojiyi bir ilerleme kriteri olarak görmek olabilecek tek ihtimaldi çünkü modern dönemle birlikte "doğaüstü", "ruh" ya da "ruhsal boyut" gibi şeylerin ontolojik statülerini yitirmeleriyle insan, araçsal akla sahip bir hayvandan fazlası değildi artık. otomatik olarak buna indirgenmişti. bununla birlikte insan, yarattığı teknolojiyle özdeşleşerek "doğaüstü"nün ve "tanrısal" olanın da yerini almış oldu.

    makineler bize daha güçlü, daha becerikli, birşeylere daha hakim olduğumuzu hissettirdi. ama paradoksal bir biçimde daha güçsüz ve beceriksiz olduğumuzu da. onları üreten, kullanan, kontrol eden bizdik ama gücümüzün ve kapasitemizin yetmediği şeyleri yapabilen da onlardı. bu, onlarla özdeşleşme arzumuzu daha da arttırdı.

    teknoloji insanın güç ve kontrol takıntısını beslediği ve güçlendirdiği için bu kadar çok rağbet gördü ve sevildi. belki de başka hiçbir şeyin başaramayacağı şekilde. vahşi doğamıza bu kadar hitap edebilen çok az şey var. en çok teknolojik gelişmenin savaş dönemlerinde gerçekleşmesi de bunun bir göstergesi.
    (bkz: fütürizm/#61469851)

    kısaca insan teknolojiyle, makineyle özdeşleşerek doğaya hakim olduğunu duyumsadı. şehirler, sistemler kurdu ve kendisini doğadan gitgide soyutlayarak ayrıştırdı. doğaya ve insana verdiği zararın farkında bile olmadan. peki, hayatı gerçekten kolaylaştı mı ya da iyileşti mi? çünkü hayatı kolaylaştırmaktan da öte, insanlığın kurtuluşu gözüyle bakılıyordu teknolojiye.

    gelişen tabii ki insanlık filan değil, insanın kibri ve yarattığı cehennem oldu sadece.
    (bkz: teknolojik tekillik/#61478424)
hesabın var mı? giriş yap