21 entry daha
  • ya ne zaman böyle oyun, genel olarak internet, film bağımlısı birinin videosuna denk gelsem hep aynı şeyler dikkatimi çekiyor.
    ortam çok zevksiz döşenmiştir, üstü başı acaip bir haldedir, duvarlarda bir tane güzel tablo asılı değildir, renkler çok kötüdür.
    acaba diyorum, yaşadığı yeri hiç güzelleştirmeyen, çirkin şeyleri seçmekte usta olan anne babaların evlatları mı kendini oyuna çok veriyor/kendini hayata kapatıyor? hayattan zevk almak öğrenilebilen bir şeyse, bu çocuk haklı olarak bir oyunla aşk yaşamayı seçmiş olabilir mi?

    zevk parayla satın alınmaz her zaman. para harcadığın saçma şeyleri kısıp, evini ve hayatını çok zevkli, sade, eğlenceli, bakmaya değer yapabilirsin. evinin balkonunu, kullanılmayan eşyalarla doldurup kapısını aylarca açmamak nedir? o balkonu maviye boyarsın, ikinci el bi ufak masayı beyaza boyarsın, saksılara çiçekler dikersin, kahve makinanı oraya koyarsın, sandalyelerinin minderlerini de mavi beyaz kumaştan dikersin. balkon duvarı için 20-50 lira arası mükemmel tablolar/ferforje raflar satlılıyor. asarsın.
    orada kitap okur, kahve içer, muhabbet edersin. biz 200 liraya muhteşem bi balkon yaptık. oraya oturan evden gitmek istemiyor. lüks değil ama. (param olsa lüksünü de yapardım. aptal gibi bi arabaya değil, evime para harcardım)
    o kısacık pijamaları ne bu videodaki adamın ya? o siniri? o sinir krizine annesinin aşırı sakin ve alışmış tepkisi? evladını arkadan videoya çekmesi?
    neyin varsa sat, git güzel ve ucuz bi şehirde ev al, güzel döşe, çocuğuna bahçe işleri öğret, insanlarla konuşabilmeyi, gezip tozmayı öğret. mümkünse 5 yaşına kadar. sonrası işte böyle.
    evlatlarınızı, evlerinizi sevin ya. duş almayı, giyinmeyi, çiçek ekmeyi.

    videodakinin, gözlüğü fırlattıktan sonraki nefesini iyi dinleyin. çoluk çocuk sahibi olursunuz, o nefesi unutmayın.
77 entry daha
hesabın var mı? giriş yap