• yıllar sonra bakıp, ne geceydi, diye hatırlamak, tarihe bir not düşmek, anıları taze tutmak için açılmış başlık.

    okumak isteyenler için benim hikayem:

    tatilimin son günüydü. kedimle çeşme'den istanbul'a arabayla dönüyorduk. günler öncesinden hangi gün, saat kaçta yola çıkarsam en az trafiğe maruz kalırım diye düşünerek yol durumlarını takip ettim. kedi araba yolculuğundan rahatsız olduğu için onu en az süre bu duruma maruz bırakmak istiyordum. en iyi kararın cuma günü, yani trafiğin aksi yönde yoğun olacağı gün olduğuna karar verdim. istanbul'a varış saati için ise tem'de trafiğin en aza indiği 22:00 sonrasını hedefledim. bu yüzden çeşme'den saat 15:00'te hareket ettim. saat 20:00'de susurluk'taki molanın ardından ilk kez geçeceğim osman gazi köprüsü'ne doğru yol aldım. trafik tahminimden biraz yoğundu. saat 23:00'e doğru köprüyü geçtiğim sıralarda telefonuma whatsapp gruplarından mesajlar gelmeye başladı. köprülerde bir hareketlilik olduğunu yazıyordu arkadaşlar. herkes birbirine iyi misiniz diye soruyordu. sonra ablam aradı. köprüler kapanmış nerdesin, dedi. dedim yarım saatim kaldı, eve varmak üzereyim. pendik civarlarına geldiğimde darbe söylentileri ağırlık kazandı. trafik ağırlaşmaya başladı. yandex beni sultanbeyli'den çıkarıp ara yollara soktu. mesajlar, telefonlar durmuyordu. artık darbe kesinleşmişti. paniğe kapılmaya başladım. kedi huysuzlanmaya, aralıksız miyavlamaya başladı. halbuki yol boyu sessizdi. sultanbeyli'nin bilmediğim sokaklarından geçerek kartal'dan e5'e çıktım. yol açık gibi ilerliyordu. sonra maltepe'de bir anda durdu. polis yolu daraltmış, arabaları birer birer salıyordu. orayı da geçtim. bostancı köprüsü'ne ulaştığımda ankara istikametinde yol tamamen kapatılmıştı. benim gittiğim yön açıktı, ta ki kozyatağı kavşağı öncesine kadar. polis tam carrefour önünde yolu tamamen kapatmıştı. carrefour'un önünden etrafını dolaşan yola girip allianz tower önünden hal kavşağına geldim. bu söylediklerim adım adım oluyor tabii. bu arada e5'ten büyük bir gürültüyle üç tane tank hızla geçti. ortalık tam bir kargaşa, ters yönde araçlar, arabaları olduğu yerde bırakıp yürüyenler. evime epeyce yaklaştığım için ve durumun vahametini kavrayamadığım için sürekli eve varma çabasındayım. ablam arıyor, otele git diyor, annem arıyor bırak arabayı yürü diyor. bense inatla yola devam ediyorum. halin oradan ataşehir yönüne saptım, yol boştu. barbaros yönünde altgeçitten geçtim. palladium'un etrafından dolaştım. her yer boştu. sonra tem'i atatürk caddesi'ne bağlayan yola girdim. artık eve çok az vardı. ama atatürk cd girişi çift katlı bir otobüsün yola dikey park edilmesiyle kesilmişti. hemen tem'de ters yöne dönüp kozyatağı kavşağı'ndan aşağı indim. kozyatağı acıbadem hastanesi yönüne girdim. bu arada herkes çılgın gibi benzincilere ve atm'lere dalmıştı. bayar caddesi'nde kadıköy yönünde ilerledim. evime varmak için minibüs caddesine indim. sahrayıcedid'de polis yolu kesmişti, inönü caddesi yönüne veriyordu yolu ama inönü caddesi girişi de bir belediye otobüsü ile kapatılmıştı. kapana kısılmış gibiydim. sahayıcedid kavşağıda ters yöne dönmeye çalışırken, polis neden bilmem barikat otobüsü hareket ettirdi. sanıyorum önümde sivil polis vardı. açılan o bir anlık boşluktan istifade ederek göztepe yönünde bomboş minibüs caddesi'ne çıktım. bir daha barikat olmazsa artık evime ulaşabilmeliydim. hemen ara sokaklara girdim. normalde hiç yapmayacağım ters yönlere girerek nihayet eve ulaştım. kediyi ve eşyaları eve taşıdım, saatler süren mücadelenin ardından. pendik'ten sahrayıcedid'e 2,5 saatte ulaşmıştım. ama en azından ulaşmıştım. sonrası, evde haber kanalları, sokaktan gelen silah sesleri, korku, sabaha kadar bekleyiş, eşe dosta iyi olduğuma dair haber verme, ülkenin kaderine lanetler okuma, kaçıp gitme planları...
753 entry daha
hesabın var mı? giriş yap