2261 entry daha
  • en baştan tavrımı ve düşüncemi söyleyeyim ki analizi bu sonuçlara ulaşacak şekilde derinleştireceğim. ne darbe ne diktatörlük ya da daha doğrudan ne askeri faşizm ne de sivil faşizm diyorum. bu darbe girişiminin kendisinin ise yüzde yüz fethullah gülenciler tarafından gerçekleştirildiğine eminim. bir tiyatro yok kanaatimce ve bunu kısmen içeriden biri olarak detaylandıracağım.

    ilk önce neden gülen cemaati onunla başlayayım. ben kuleli askeri lisesi mezunuyum. babam ben okurken subaydı, biraz uzak gibi bir ihtimal gibi gözükse de generallik bekliyordu. katı bir laikti ama kendini sosyal demokrat olarak tanımlıyordu. mezuniyetim sonrası tüm mezunların yapmış olduğu gibi kara harp okulu intibak kampına gittim. 35 gün süren bu kampta sonu gelmeyen işkencelere maruz kaldım. ben bunun lise döneminin en haşarı çocuğu olmama ve beni yola getirme düşüncesi olduğuna bağlıyordum. fakat bu gün geçtikçe kademe kademe arttı ve dayanılmaz hale geldi. sürekli bir işkence süregidiyor, uyku uyuyamaz hale getiriliyordum. sonradan benim gibi belirledikleri bazı öğrencileri x-factor, köstebek takımı vs. şeklinde giden çeşitli "şok tim"lerine almaya ve sistematik bir şekilde işkence uygulamaya başladılar. aradan geçen 15 gün sonunda ailemi arayıp artık dayanamadığımı ve bırakmaya karar verdiğimi söyledim. çünkü bir yandan bölük komutanı sürekli bu kampı bitirsem dahi okul başlayınca en geç ikinci dönem beni şutlayacağını söylüyordu diğer taraftan acaip hakaretlere maruz kalıyordum. bunu babama söyleyince abarttığımı düşünüp inanmadı. ama en sonunda dayanamayıp bölük komutanını aradı ve bölük komutanı bana söylediklerinin aynısını söyledi. babam şok oldu ve ayrılmama ikna oldu.
    işte o şerefsiz subay bu. adı ismet çehreli nam-ı diğer kız ismet. kara harp okulu dumlupınar taburu 9. bölük komutanı idi o zamanlar. yapmadığını bırakmamıştır ve özellikle "subay" çocuklarına her türlü psikolojik ve fiziksel şiddeti gerçekleştirmiştir. çok yakın bir arkadaşımı yaptığı ufak bir hatadan kaynaklı günlerce işkenceye maruz bırakmış. en sonunda çocuk dayanamayıp revire kaldırılmış ve zorlanmadan kaynaklı kan işemesine rağmen doktora "o orospu çocuğunu bana geri verin" diye reviri inim inim inletmiştir. şimdi başka bir harbiyelinin onun bu fotoğrafını paylaşarak yazdığı yorumu buraya aktarıyorum:

    "bu gördüğünüz şerefsiz harp okulu intibak kampında bölük komutanım kara pilot kurmay yarbay ismet çehrelidir. bize türlü türlü eziyetler etti okuldan ayrılalım diye özellikle de babası subay olan arkadaşlarımızın çektiklerini kimse hayal dahi edemez. aynı zamanda askeri harekat dersimize giren öğretmendir. bizi tahtaya kaldırıp annenizin kız kardeşinizin adını yazın düşman gelince ilk önce bunlara tecavüz edecek çünkü siz şerefsizsiniz vatan hainisiniz deyişi aklıma geldikçe hala bu iti parçalayasım gelir. bu adamın bölüğündeki arkadaşlarımın çektiklerini sorsanız günlerce anlatırlar size. haksız yere işkence edip okuldan attığı adamlar bir kere tükürse boğulur bu piç kurusu. umarım hepsinin cezasını çekersin."

    bence arkadaş az bile yazmıştır. bunun yaptıklarını anlatmaya kalksak ciltler dolar.

    sonra tanışmak nasip olmadı ama kara harp okulu'nda devrelerime ne kadar çektirdiğini bildiğim bir subay vardı. evet bu arkadaş yunanistan'a helikopterle kaçanlar arasındadır.

    yine bir hikaye daha paylaşacağım sizlerle. bu arkadaş benim alt devremdi. ben ayrıldıktan sonra harp okulu'na gelince arada bir görüşürdük sonra ayrılmaya zorlandığından bahsetmişti ve ayrıldı. biraz uzun olacak ama idare edin, darbe sonrası yazdıkları:

    ""ordudaki cemaat yapılanması yüzünden ayrıldım. bana bu kalleşliği yapanlar yarın dağda kafama sıkarlar, güvenemedim" dediğim de "dayansaydın, az konuşmasaydın, onlardanmış gibi yapsaydın, subaylık çoggzel yaa saçını bir liraya yaptırıyorsun" diyenler şimdi çok vatanperver silahşorlar olmuşlar.

    "ooo paşam gelmiş" diye beni karşılayan halimi hatrımı soran mahalle esnafı bile muhabbeti kesti harbiye'den ayrıldığımda. eş dost akrabanın tafrasını çektim yıllarca. "neden? bik bik bik. nasıl ödenecek o borç, okuma iş tut" ve sair fakat ben şanslıydım annem babam kapı gibi durdu arkamda. onların emeğiyle bitirebildim okulu. benim gibi şanslı olmayan kaç arkadaşımın yuvası yıkıldı binlerce liralık tazminat yükü altında hiç duydunuz mu?
    dün annemi aradım. "hainlerin hain olduğu anlaşıldı oğlum seninle gurur duyuyorum" dedi. gözlerim doldu. bahtiyarım.

    14 yaşında mensubu olduğum ve ancak 7 sene taşıyabildiğim şerefli türk ordusunun şerefli üniformasını bu şerefsizler yüzünden çıkarmak zorunda kaldığımda sizler, siz bayraklı profil fotoğraflı takiyyeciler kafalarınızı kuma gömmüş sıranızı bekliyordunuz. ne değişti? güç odağı mı? merak etmeyin sıra er geç size de gelecek. korkmanız da fayda var. çünkü kafatasımı postallarıyla ezen, ağzıma toprak dolduran, esas duruşta beklerken kulağıma eğilip bana tecavüz edeceğini ima eden adamın linç edildiğini duydum. zamanında peşinden ayrılmadığınız iki gram menfaat için arkadaşlarınızı sattığınız adamı. diğerlerini gazete küpürlerinden, televizyon alt yazılarından takip ediyorum. fakat sizleri de copy-paste basın açıklamalarından. merak etmeyin kimin ki olduğunu herkes biliyor. iyiyi de kötüyü de. keşke ben ve kardeşlerim bu işkenceleri yaşarken bu kadar yürekli olsaydınız. ama şimdi hepiniz kahramansınız.

    harbiye'de sınavlardan bir hafta önce bu makyevelist devşirmelerden birinin çantasından sınav sorularını bulduk. oturduk bir kaç arkadaş "savcıya mı gidelim? sınava mı hazırlanalım?" diye düşündük. sonra kimin savcısına gideceğiz? deyip oturduğumuz yerde kaldık. çünkü bu yapıyı paralel diye adlandıranlar o vakit bu yapıyla kucak kucağaydı. devimliydi cemaat. ergenekon'da balyoz'da şahsen tanıdığım kahraman komutanlarımız bir bir tard edilirken kıs kıs gülüyorlardı. bizi o vakit bu kadar çaresiz bırakmasaydınız şimdi milleti sokağa dökmek zorunda kalmazdınız. çok üzüldüm. vaktiyle tek kalemde çözebilecekleri olayı 200 kişinin canına mal ettiler.
    evet siz de suçlusunuz. siz buna imkan verenlersiniz. benim evime hiç zaman gazetesi girmedi. sizler ceket cebinde dolaştırdığınız, ofis masasında sergilediğiniz, koynunuzda beslediğiniz yılanın mağduru oldunuz. ben yılanla boğuşurken zehirlendim. peki sorarım olaydan haberi bile olmayan 96 doğumlu, cizre'de ölse tekbirle arkasından yürüyeceğiniz mehmet'in cinayetinin sorumlusu kim? kim ödeyecek vebalini? pardon kellesini götürene yüz altın mı vereceksiniz? anlıyorum."

    bu örnekleri artırabilirim. benim bildiğim yüzlercesi var. bu arkadaşlar kamuyla paylaştığı için buraya aktarmakta sakınca görmedim. babası özel kuvvetler'de olduğundan ayrılmaya zorlanından kemalistliği had safhada olanına kadar. yani şunu demeye çalışıyorum. bu fethullahçı pislikler sistematik olarak tsk'ya girip işlemi gerçekleştirdiler. bunu ilk etapta harp okulu'nda yaptılar. örneğin bizim devre kuleli'ye 350 kişi kadar girdi. şimdi subay olarak görev yapan 70 80 kişi kadar var. bizi ayırmak için ellerinden geleni yaptılar. liseden gelenler belli tarzdan kemalist kimliğe sahiptiler. dışarıdan alımı başlattılar ve bizleri ayırıp harp okulu'nda kendi kadrolarını öğrenci haline getirdiler. şimdi bakıyorum gözaltına alınanlar arasında bir tane devre arkadaşım yok. en azından bu açıdan 161. devreden gurur duyuyorum. diyeceğim şu ki; bizler için bu örgütlenme çok açıktı. bas bas bağırdık ama kimse kaale almadı. hatta 17-25 aralıkta ne kadar nefret etsem de, rte'nin lose-lose paradigması çerçevesinde sonunda kazanmasını istedim ama bunu dillendirmedim pek. çünkü tayyip ile bir şekilde mücadele edebilirsiniz. adam gözümüzün önünde siyaseten iyi bir strateji ile devrilebilir ama bunlar değil. bunlar gerçekten tayyip'in dediği gibi haşhaşi ve saldırıya başlayınca neler yaptıklarını gördük.

    peki ne oldu da darbeyi gerçekleştiremediler? bana kalırsa iki şey çok etkili oldu: ilki tayyip'in istihbarat aldığını öğrenmeleri ve darbeyi prime time'a çekmeleri ve bundan dolayı bocalamaları oldu. normalde yarım saatte tüm siyasileri içeri alıp kritik kurumları ele geçirip işi bitirmelilerdi. ikincisi ise halk desteğini bulamamaları ve darbeci ittifakın bilinemeyen bir sebeple çökmesi. darbeciler darbeyi savunan kesmin yanında olacağını düşündü ama münferit insanlar dışında kitlesel bir destek vuku bulmadı. yani polis ile çatışabilen ve onları öldürebilen asker sivilleri öldüremedi. gezi kadar kitlesel olmasa da bu kitlesellik engelledi bir nevi darbeyi.

    şimdi ehven-i şer olarak tayyip kalsın demiyorum. ilk olarak askeri faşizm ile silahlı bir mücadele de verilir. siyasi mücadele yetmez. ama tayyip ile bir mücadele içine girebiliriz. o yüzden darbenin gerçekleşmemesi çok olumlu oldu. tayyip krizi fırsata çevirip tüm tasfiyeleri gerçekleştirecek ve kimse gıkını çıkaramayacak. işte bu noktada cesareti artırıp sivil faşizmin ortaya çıkmasını engellemeliyiz. bu darbe girişimi şunu gösterdi: tüm bu beceriksizliğine rağmen 5 jet 10 helikopter 20 tankla o "büyük dünya lideri" devriliyordu az kala. çok komik değil mi? kayıtlara göre sokaklara çıkan yüz bin kişi var. ben kızılay'da 3-5 bin kişiden fazlasını görmedim. yani küçük bir kitleyle neler oluyor? tayyip'in geziden bu kadar korkması boşuna değil. althusser'in ideoloji kitabında "devlet aslında o kadar güçlü değildir, sadece güçlü olduğuna inandırır" minvalinde bir tespiti vardır ve ne kadar haklı olduğunu görüyorum. gezi kitlesi yıkmaya çabalasa 10 kere hükümeti yıkar 11 kere tekrar kurardı. o yüzden kendi gücünüzü tanıyın ve o kadar güçlü olmadıklarına inanın.

    edit: aklıma geldikçe eklemek istiyorum. yazarken unuttum söyleyeceklerimi. askeri açıdan stratejileri bana kalırsa çok iyi idi. istanbul ve ankara'yı ele geçirirsen olay biter stratejisini iyi kurmuşlar. tayyip'e yardımı geçişi engellemek için boğaz köprülerinin avrupa'ya geçişini tut. ankara'da kuvvet komutanlarını al ve yanına çekmeye çabala (ki eğer başarılı olsalardı bu demokrasi havarisi komutanlar şimdi darbecilerin yanında olurdu), bordo berelileri ve mit'i etkisiz hale getir, karargahları fethet, türksat ve trt'yi ele geçir. bence yeterli bir taktik idi. eğer bunları yapabilselerdi kitleselleşmeleri ve devirmeleri pek zor olmayacaktı. çok sonradan öğrenebileceğimiz sebeplerden kaynaklı bunu beceremediler.

    edit 2: uyarıldım, link kurbağa olmuş. düzeltildi.

    edit3: haklı bir uyarı olarak gelen ikinci linkin yanlış olduğuna dair uyarıyı dikkate alarak sildim. ben bu entryi yazarken helikopterle kaçan subayı paylaşan arkadaşın hesabı kapatması üzerine google'a fotoğraflara bakarak en benzerini bulmaya çalıştım ama yanılmışım. bu arkadaşım eğer hesabını tekrar açarsa buraya tekrar editleyeceğim. yanlışlık için özür dilerim.
1135 entry daha
hesabın var mı? giriş yap