4 entry daha
  • bilmeden ahkam kesenler için bir şey yapamam, ama konuyu merak edenler için kimsenin kuşku duymayacağı bir tanığın izlenimlerini aktarıyorum:

    "gavur izmir karanlıkta alev alev, gündüz tüte tüte yanıp bitti. yangından sorumlu olanlar, o zaman bize söylendiğine göre, sadece ermeni kundakçıları mı idi? bu işte o zamanki ordu komutanı nurettin paşa'nın hayli marifeti olduğunu da söyleyenler çoktu. (...) kibirli, dar kafalı, zulüm ve ceberrut düşkünü bir kimse idi. (...) nurettin paşa'nın biri izmir'de, biri izmit'te tertip ettiği iki lincin hikayesi gene o vakitler, bizi ikrah içinde bırakmıştır. bunlardan biri izmir metropoliti meletyos, öteki de peyam-ı sabah yazarı ali kemal'dir.
    bildiklerimin doğrusunu yazmaya karar verdiğim için o zamanki notlarımdan bir sayfayı buraya aktarmak istiyorum:

    'yağmacılar da ateşin büyümesine yardım ettiler. en çok esef ettiğim şeylerden biri, bir fotoğrafçı dükkanını yağmaya giden subay, bütün taarruz harpleri boyunca çekmiş olduğu filmleri otelde bıraktığı için, bu tarihi vesikaların yanıp gitmesi olmuştur. izmir'i niçin yakıyorduk? kordon konakları, oteller ve gazinolar kalırsa, azınlıklardan kurtulamayacağımızdan mı korkuyorduk? birinci dünya harbinde ermeniler tehcir olunduğu vakit, anadolu şehir ve kasabalarının oturulabilir ne kadar mahalle ve semtleri varsa, gene bu korku ile yakmıştık. bu kuru kuruya tahripçilik hissinden başka bir şey değildir. bunda bir aşağılık duygusunun da etkisi var. bir avrupa parçasına benzeyen her köşe, sanki hıristiyan ve yabancı olmak, mutlak bizim olmamak kaderinde idi. bir harp daha olsa da yenilmiş olsak, izmir'i arsalar halinde bırakmış olmak, şehrin türklüğünü korumaya kafi gelecek miydi? koyu bir mutaassıp, öfkelendirici bir demagog olarak tanımış olduğum nurettin paşa olmasaydı, bu facianın sonuna kadar devam etmeyeceğini sanıyorum. nurettin paşa, ta afyon'dan beri yunanlıların yakıp kül ettiği türk kasabalarının enkazını ve ağlayıp çırpınan halkını görerek gelen subayların ve neferlerin affedilmez hınç ve intikam hislerinden de şüphesiz kuvvet almakta idi.'"

    falih rıfkı atay, çankaya, "zafer sonrası".
107 entry daha
hesabın var mı? giriş yap