81 entry daha
  • küçükken siyasi liderler çok ilgimi çekerdi. bir toplulukta erkeklerin siyaset konuşmalarına özellikle kulak kabartırdım, haberleri her zaman yakından takip ederdim. nelson mandela'nın hapisten koşullu olarak çıkmayı reddetmesini öğrendiğimde heyecanlanmış, olof palme'nin öldürüldüğünü izlediğimde ağlamıştım. ama liderler arasında beni en çok etkileyen arafat olmuştu. televizyonda gördüğüm herkesi bir nevi hayal kahramanı olarak düşündüğüm yıllarda arafat, halkının etrafını sarmış kara bulutlara karşın yüzündeki gülümsemeyle sözünü dinletebiliyor, üstelik bunu başka bir kimliğe bürünerek değil, kendi gibi olarak yapıyordu. takım elbiseli bir grup batılı ya da israillinin yanında kafasında poşusu, üstünde üniformasıyla başka bir coğrafyadan geldiğini anlatıyordu sanki. yanındaki aktörler değişiyordu, ama o cüssesinden ve görünümünden beklenmeyecek kadar dirençli bir şekilde flaşları kendi üstünde patlatıyordu. ben de küçükken, bebeklerimi sarıp sarmalamak için kullandığım başörtüsünden bozma bir bez parçasını kafama geçirir, bir iple alnımdan başlayarak sabitler ve arafat olurdum. arafat'ın şu anki sağlık durumu göz önünde bulundurunca düşünüyorum da, keşke arafat'a benzemek o kadar kolay olsaydı. küçükken yaptığımın saçmalığının farkında olsam da, artık dünya sahnesinde, en azından benim gibi çocukların benimseyerek taklit etmek isteyecekleri bir liderin kalmayacağını adım adım izlemek içimi burkuyor. insan küçüklüğünden itibaren takip ettiği biri için ölümü yakıştıramıyor, bu kimselerin her zaman oldukları yerde kalacaklarını sanıyor. hafızada da kişinin en genç ve dinç görüntüsü kalıyor. şu günlere tanık olan çocukların hafızasında arafat'ın paris'e indiği anki sevimli ama bitkin görüntüsü kalacak herhalde. ama ben her zaman onu robin hood'la birlikte anacağım, o her zaman gerçek bir hayal kahramanı olacak benim için. o yüzden diyorum ki, kalbi* olmayanlar bu oyuna hiç katılmasın*. kalbinin kırılacağından korkanlar hayal kurmasın.
121 entry daha
hesabın var mı? giriş yap