7 entry daha
  • ondokuzuncu yüzyılda amerika'da, bir dönem, fareler ile köpekler arasında da kanlı dövüşler yaptırılmıştır.

    iç savaşın bitmesi ile, amerika’da insanlar ilgilerini yöneltecek yer aramaya başlamıştı. örneğin new york’ta, genel asayişin bozulması üzerine, normalde sakin ve serinkanlı tavrını koruyan the new york times, diğer dergi ve gazetelerden (muhtemelen new york herald) gelen, kentin “fuhuş, içki, kumar batağında olduğu, dinden saptığı” iddialarına yanıt vermek üzere, “bu kenti suçlayanlar, chicago’ya baksın” tarzı yazılar yazmaya başlamıştı (12 ağustos 1866). altı ay kadar sonra ise, kentte asayişin ciddi şekilde bozulduğunu, en azından bir içki sorunu yaşandığını kabul eden yazılar yazmaya başlamıştı. bunun beraberinde, içki satışını kısıtlayan yasalar getirildi, örneğin genelevlere içki satılması yasaktı ve yasaların genelev tanımı da, neredeyse, “kadın eleman çalıştıran tüm işletmeler”i kapsayacak kadar genişti.

    içki ve fuhuş yasaklarından bunalan new york sakinleri, kendilerini çeşitli bahis ve yarışlara verdiler. ne zaman yeni (ve kanlı) bir bahis konusu keşfetseler, bunlara dair yasaklar geliyordu. köpek dövüşleri ve horoz dövüşlerinden sonra, boğa ve ayı dövüşlerine de merak sarmışlardı. the wild seventies adlı kitabında, denis tilden lynch’in anlattığına göre, dövüş meydanına getirilen ayı, bir ayağından zincir ile, meydanın ortasındaki bir direğe bağlanıyor ve üzerine birkaç bulldog birden salınıyordu. zaman içinde bundan da sıkıldılar ve boğalarla ayıları dövüştürmeye başladılar. kendi hallerine bırakıldığında bu hayvanların birbirleri ile dövüşesi yoktu, üzerlerine gidildiğinde, tedirgin olarak, seyircilerin arasına karışıyorlardı. bundan da iyi kötü heveslerini aldıktan ve zaten kentteki ayılar da tükendikten sonra, alternatif dövüş hayvanları aramaya başladılar.

    aynı zamanlarda, new york şehri, east ve hudson nehirleri boyunca uzanan bataklıkların etrafında on üç ayrı noktayı çöplük olarak kullanmaktaydı. denize dökmek kanunu ihlal etmiyodu ama, bu durumda çöpler, jersey city veya brooklyn’den çıkıp geliyordu. özellikle 1840’lardaki irlanda patates krizinden sonra yaşanan göç patlaması, kenti bir çöp yığını haline getirmişti.

    bu duruma, hali ile farelerin yol açtığı sıkıntılar da eklenmekteydi. farelere bağlı skandal haberler birbirini takip ediyordu; örneğin, 25 nisan 1860’da the new york times’da yayınlanan bir habere göre, evinde yalnız başına iken doğum sancıları tutan ve doğuran bir kadının çocuğunu fareler yiyor, kadın da bilincini kaybetmemiş olmasına rağmen, güçsüz olduğu için, yardım çağıramıyor ve fareleri kovalayamıyordu. hatta nehir kenarlarındaki çöp alanlarının civarında, fare orduları, kedileri ve hatta küçük boy köpekleri yemeye başlamışlardı. işte bu dönemde, fox terrier cinsi köpeklerin, fare öldürme konusunda diğer cinslere göre üstün olduğu ortaya çıktı. bu haberin yayılması ile, ayıların da bitmesinden muzdarip olan ve hayvan dövüştürenlere yeni bir eğlencenin kapıları açılıyordu.

    fare dövüşlerine dair ilk haberler, 29 ocak 1855’te new york tribune’da yayınlandı. yine the wild seventies adlı kitabında, denis tilden lynch’in anlattığına göre, dövüşler, iki adam ve iki köpek ile yüz fare arasında yapılmaktaydı. dövüş yapılan saha, iki buçuk metreye iki buçuk metre kare ve farelerin kaçamaması için bir metreden daha derin bir alandı, yerler, yine farelerin kaçamaması için, teneke veya çinko ile kaplanıyordu. dövüşün, insansız olan klasik versiyonunda, yüz fare bir fox terrier ile dövüştürülüyordu. iki hakem, fareleri saya saya ringe indirtiyor ve sağlıksız ya da zayıf fareler, uzun maşalarla çıkarılarak, yerine daha güçlü kuvvetlileri indiriliyordu. en son, köpek ringe getirildiğinde, yüzüne, kulaklarına, başına, boynuna ve bacaklarına tırmanan farelerden, köpeğin tamamen görülmez olduğu anlar dahi yaşanıyordu. yarım saat ile kırkbeş dakika süren yarışlarda, büyük paralar dönüyordu.

    bu merak, fare ticaretini de beraberinde getirmişti. maşalar ve çuvallarla nehir kenarlarında fare avı yaygınlaşmıştı ve farelerin tanesi biri beş ila on iki sent arasında satılıyordu. hatta daha iyi dövüşen fox terrier’ler yetiştirmek üzere köpek eğiticileri de türemişti.

    bahis alanlarını basan hayvan hakları savunucuları, mahkemede haksız bulunmuştu; mahkeme kararına göre, kediler gibi, köpekler de, fare öldürme görevi görebilirdi. böylece dövüşler, en azından ondokuzuncu yüzyılın sonuna kadar sürdü.

    lynch’in iddiasına göre, muhtemelen, artık kanıksandığı için lafı edilmeyen köpek dövüşleri gibi, ondokuzuncu yüzyılda new york’ta neredeyse herkes fare dövüşlerine bulaşmıştı, ancak lafı edilmiyordu.
37 entry daha
hesabın var mı? giriş yap