1 entry daha
  • bu kitap, üzerine yüklenen "feminist manifesto" ifadesini hak ediyor. yani benim gibi böyle şeylerin derinliklerini çok da bilemeyen biri için bile böyle.
    doris lessing'in söz söyleme becerisi ve harika tasvir yeteneğine bayılıyordum, daha da bayıldım.
    kitapla ilgili beni huzursuz eden şey ise, çok fazla mekan ve insan olması. çok fazla şehir değiştirmek ve çok fazla insan hayatındaki büyük iz ve işaretler belki de tam bir ortadoğulu olduğum için bana alışılmadık geldi.
    genel olarak, çok fazla katmanı, karakteri, hikayesi; muazzam akışı olan bir kitap. okumak biraz yorsa da değer.

    kitap boyunca, kate'in rüyasında gördüğü yaralı fok ve onun hikayesine takıldım. "ayy yine foklu kısım başladı" diyerek filan okudum o kısımları. kitap bittiği günden beri rüyamda yunuslar görüyorum. kimisi yaralı, kimisi tutsak, kimisi mutsuz, kimisi yalnız, kimisi yakın, kimisi uzak. bu yunusların kim olduğunu tayin etmek zor değil.

    işte böyle insanın bilinçaltına işleyen bir kitap aynı zamanda. "her kadının okuması önerilen kitaplar" diye bir liste olsa, ilk onda yer alması gerekir.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap