train to busan

• orijinal bir film değil. 20 senedir izlediğimiz zombi filmlerinin klişelerini tekrarlıyor. virüs ortaya çıkar, herkes zombileşir, olaylar gelişir. virüsün çıkış nedenlerine ise değinmiyor. 2 saatlik filmin tamamı hayatta kalma mücadelesiyle (aksiyon ve gerilimle) geçiyor. zayıf tarafları baba ve kızı dışındaki karakterleri derinleştirmemesi, virüsün nedenlerini umursamaması. aslında cloverfield'tan, 28 gün/hafta sonra'dan çok farklı değil. öte yandan snowpiercer'dan da etkilenilmiş. zira filmin önemli bir bölümü trenlerde geçiyor. filmin artılarıysa aksiyon ve gerilim sahneleri. zombilerden kaçış sahneleri çok iyi çekilmiş. heyecanlanmamak mümkün değil. keza karakterlerin zombilerin arasından geçmeye çalıştıkları o anlardaki gerilimin de hakkı verilmiş. zombilerle dövüş sahneleri de iyi. kısacası aksiyon ve gerilimin temposu düşmediği için epey sürükleyici bir film olmuş. zayıf taraflarına rağmen cloverfield'tan, 28 gün/haftadan daha çok sevdim bu filmi. finale doğru biraz bayıyor gerçi. bu arada başrol oyuncusu filmin devamının çekilmesini istemiş, birtakım fikirleri de varmış. çekilmese daha iyi olur sanki. zira bitmesi gerektiği gibi bitti. bakalım 2. filmi çekecekler mi. özetle izleyin bu filmi.
  
  spoiler
  
  bencil, çocuğuyla ilgilenmeyen, işkolik bir adamın başkalarını umursayan, onlar için mücadele eden birisine dönüşmesinin hakkı verilmiş. zaten filmde hakkı verilen tek karakter bu eleman. öte yandan bu adam bencillikten sıyrılıp herkes için mücadele eden birisine dönüşürken ceo'nun daha da bencilleşmesini sevdim. herif hayatta kalmak için kızı, oğlanı, trenin şoförünü ve muavini zombilere yem olarak kullandı. büyük şerefsizlik. kaslı adam, işkolik baba ve fakir eleman gibileri başkaları için kendilerini feda ederlerken bu ceo kendi hayatı için başkalarını feda etti. filmin bu tarafını sevdim.
  
  spoiler