181 entry daha
  • kopenhag havalimanına indin. hoşgeldin ama bu şehirde yönlendirme çok zayıf. uçaktan indikten sonra bagajın varsa al ve hiç durmadan bu kısımdan çık. "ay ben bilet alacam" moduna girme. yürüyen merdivenlerden aşağıya in sola dön exchange office'te kron al. işin bitince arkanı dön exchange ofise ve sağ tarafa, geniş alana yürü. indiğin yürüyen merdivenleri geç ve şehre gidilecek bilet kasası sağ tarafında kalıyor. bilet alınca sağdan devam et. başka bir yürüyen merdiven çıkacak karşına. metro için bununla yukarı çık. ve devam et. aldığın bileti okutmana gerek yok. metroya bin ve kalacağın yere yakın bir yerde in.

    gidilecek yerler:
    -rosenborg kalesi: parka girip gölet çevresinde oturun. kraliyet hazineleri ve ihtişamını görmek isterseniz içeriye girebilirsiniz.

    -skm: sanat galerisinde yüzlerce tablo var. ilgiliyseniz çok keyifli bir yer. daha güzel tarafı da küçük bir odaya atölye yapmışlar. her boy resim kağıdı ve resim kalemi bulunan raflar var. çizim için obje de koymuşlar. sandalyeye oturup maharetinizi döktürmek artık size kalıyor. yaptığınız resmi alıp götürebilir ya da sizi keşfetmeleri için oradaki kutuya bırakabilirsiniz. kim bilir..

    -paper island: yemek pazarı mı desem buraya? içeriye girince onlarca stant/kamyonet gibi alanlarda, birçok ülkeden yemek yiyebileceğiniz bir yer. 60-70 krona yemek yenebilir. hava güzel olduğunda danlar şezlonglarını kapıp her yere oturuyorlar. en çok ortadoğu ve türk yemek yerlerinde kuyruk var. bu arada bu adaya yürüyerek giderken bir köprüden geçeceksiniz (christianshavns kanal). eğer şanslıysanız büyük bir geminin geçerken köprünün insan ve bisiklet trafiğine kapandığını, ortasının mekanik olarak açıldığını ve geminin geçebildiğine de şahit olursunuz.

    -opera binası: paper island'ın yan tarafı. binası bence çok çirkin. çok modern binalar farklı dizayn olmadığı sürece ben beğenmiyorum. camlı bir binaya şapka gibi birşey yapmışlar. çirkinlik abidesi. allah bilir kaç yüz proje içinden birinci olmuştur da ben mimari bilmiyorum tabi!

    -gözlem kulesi: astronomi için kullanılırmış eskiden, şimdilerde turistik açıdan tepeye çıkıp kopenhag manzarası için kullanılıyor. tepesine gelene kadar kulede merdiven yok. sarmal bir eğimle yukarı doğru yürüyorsunuz. çıkış çok keyifli. son kısma geldiğinizde kısa bir merdiven oluyor. eğimle yukarı çıkarken birkaç kapı var. en önemlisi tuvalet. nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim. ortaçağdan kalma bir tuvalet var bu kulede. ortaçağ'da herkesin tuvalet odasının olmadığı bir dönemde tabi önemli bir durum. çok küçük bir alan. ama en azından yukarı çıkarken aklınızda olsun. merdiven kısmına geldiğinizde pencere kenarında astronomik bir harita var, onu da inceleyip öyle tepeye çıkın. durun! sağa bakın. bir açık kapı ve kuyu gibi birşey var. orası eskiden danimarka'nın sıfır noktası olarak düşünülüp ölçüm yapılan yermiş. tamam şimdi merdivenlerden çıkın. ve işte manzara! hayır malesef güzel değil. daha güzel bir manzara mı istiyorsun? o zaman bir alta bak.

    -vor frelsers kirke (out saviour's church): çok merdiven çıkmak... önce kulenin içinden. daha sonra dışarıdan merdiven çıkmak.. çok yorulmak ama değmek.. çünkü dışarıdan merdivenleri çıktıkça manzara daha da harika olmak. huk!

    -st.annae gade: saviour's churchten çıkıp bu caddeden mutlaka yürüyün. eski evlerin etrafında cafeler var. kanaldan geçerken banklardan birinde oturun. bu sokak çok güzel.

    -deniz kızı heykeli: bazı bloglarda anlamsız buraya gitmek denmiş ancak kesinlikle gidilmesi gerekiyor. sırf küçük bir heykel diye gereksiz denmesi saçma. sonuçta bu heykel kopenhag'ın simgesi. ve boyutu önemli değil. parkın içinden yürüyerek denize doğru yürüyün. parkta oturun keyif yapın ve denize doğru yürüyün. orada göreceksiniz. hans christian andersen'in ''küçük deniz kızı'' masalından uyarlanan ve kraliyet tiyatrosunda sergilenen bale oynamış. bunu çok beğenen carl jacobsen (carslberg) heykelinin yapılmasını istemiş. deniz kızını oynayan balerin çıplak poz vermeyince heykeltraş balerinin yüzünü model olarak kullanır, vücut modeli ise heykeltıraşın karısı olmuştur. heykel 23 ağustos 1913'te limana yerleştirilir.

    -amalienborg sarayı: 4 binadan oluşuyor. içine girmedim. sanırım müzesinden dünden bugüne kraliyet ailesi ile ilgili bilgileri görmek mümkün. bulunduğu meydanda askerler var ve bol bol fotoğraf çekilebilir. özellikle kubbeli kilise yönüne doğru yerler mozaik döşeme. oralarda fotoğraflar çok güzel çıkıyor.

    tivoli: park, yemek ve eğlence. lunapark'ın 1843 yılında kurulmuş hali. merkez istasyonun karşısında. çin sokağında burger house'da hamburger yemenizi tavsiye ediyorum. çok güzeldi.

    christiana: evet farklı bir yer. ucuz içki de var. köy meydanı otantik kıyafetler satan yerler ve cafelerden oluşuyor. ee? ucuz içki için mutlaka gidin tabi.

    -carslberg müzesi: hem biranin hem de carslberg firmasının tarihi öğreniliyor. müzede dünyanın her yerinden biriktirdikleri bira koleksiyonu yapmışlar. en son yanlış hatırlamıyorsam 16.888 bira vardı. müze bitiminde biletinize 2 bira ücretsiz. "tuborg ra" diye bir bira içtim sanırım hayatımda içtiğim en güzel biraydı. aynı zamanda ücretsiz at arabası ile fabrikanın çevresi gezilebilir. fabrika dediysem sanat eseri aslında. çok hoş bir mimari ile yapılmış binalar.

    -ulusal müze: kopenhag'da beni en mutlu eden nadir yerlerden biri. tarih öncesi, ortaç çağ, rönesans ve modern danimarka tarihini öğreniyorsunuz. son katta ise mısır'dan yunanistan'dan felan aşırdıkları kalıntılar sergileniyor. müze gezmeyi seven biri iseniz 3 saati gözden çıkarın.

    -nyhavn: eskiden tüm gemilerin yanaşabildiği bir ticaret limanı imiş. şimdilerde aşırı pahalı restoranların bulunduğu bir yer. yakınlarda bir marketten birşeyler alıp rıhtımda oturmak daha keyifli.

    -stroget: birkaç meydana açılan avrupa'nın en uzun trafiğe kapalı caddelerinden biri. giyim ve hediyelik eşya dükkanları ağırlıklı olarak caddede mevcut. hiç ağaç yok, saksı çiçek vs birşey yok bu caddede. açıkcası ben darlandım ve beğenmedim. bu caddede jorcks pasajı var. çok çok küçük ama kısa pasajdan geçin. üstü camlı bir pasaj hoş bir görüntü var. legoooooo mağazasına uğramadan olur mu? mutlaka ama mutlaka uğrayın ve çeşit çeşit satılan legoları inceleyin. "pick&build" diye dükkanın içinde bir yer yapmışlar. duvara monte onlarca kap içinde çeşit çeşit lego parçaları satılıyor. bir bardak alıp yapacağın modele uygun parçaları seçiyorsun. düğmeci gibi, çivi vida satışı gibi..

    marketler:
    7eleven: pahalı
    super kiosk: orta halli
    netto: herşeyi buradan alın. scandinavia otelinin bulunduğu meydanda var. en ucuz market.

    genel yorumlar:
    -aşırı pahalı bir şehir.
    -burada yeni hat alın dostlar. girer! çok pis girer!
    -bu şehirde yönlendirme sıkıntısı var. tabela neredeyse gidilecek yerin önüne gelince var.
    -insanlar çok güleryüzlü, sohbete aç. göz göze geldiğin anda sohbet etmeye başlıyorlar. bakın çok ciddiyim. birine bakınca yanına geliyor sohbet ediyor. ya da haritayı açtınız çat biri geliyor yardım ediyor. yanlış birşey yaptınız hop biri geliyor hayat felsefesi çakıyor. yani sürekli birileri ile tanıştığım, sohbet ettiğim ve korkmadan gezdiğim bir yer oldu.
    -bisiklet trafiği diye bir gerçek var. kaldırımlar park edilmiş bisikletten yürünmüyor.
    -göçmen çok.
    -güleceksiniz ama pahalı olduğunu duyup türkiye'den börek getirmiştim yanıma. beni 3-4 gün sabahları idare etti.
    -turist olarak türk, ispanyol ve ingilizler yoğunluktaydı.
    -69 kronun karşılığı 9 euro. e bu hesapta bize giriyor! euro ile alışveriş yapmak daha karlı kron karşısında.

    (dip not: buraya kadar gelmişken mutlaka malmö'ye gidin. bence daha şirin bir yerdi. örusund köprüsünde de geçmiş olursunuz. pasaportunuz yanınızda olsun. davidshalls köprüsüne gidin. köprüde ayakkabı heykelleri var. 2. dünya savaşında giden yahudilerle ilgili imiş. köprüden geçince bir de förstadsgatan caddesinde "science fiction" adında bir kitapçı var. fantastik ve bilimkurgu sevenler için olağanüstü bir yer. gerçi herkes uğrasın. star wars, yüzüklerin efendisi, doctor who'nun kitapları, oyunları, oyuncakları; manga-anime serileri.. böyle başka bir dünya. çok güzeldi. kitaplar, karikatürler hep ingilizce. bir de östergatan caddesinden yürüyün; farklı kiliseleri, tatlı tuğla binaları görün ve s:t gertrud hanını bulun. içine girin).

    artık gitme zamanı geldiyse kopenhag'tan havalimanında işin uzun. erken git. havalimanında 3 terminal var.
    1.önce büyük ekrandan senin uçağın kaçıncı terminalde imiş ona bak. check-in yapmak için, bilet kağıdı almak için bu gerekiyor. diyelim 2. terminal yazdı.

    2.gittin bilet kağıdını aldın. o zaman şimdi yukarı çıkma zamanı. biletini okutarak güvenlik kontrol bölgesine girdin. bu etap da bittiyse sıra yeniden ekrana bakmakta.

    3. ekrana bakıp uçuşunun hangi harfte olduğunu a-b-c-d olduğunu öğrenmen lazım. diyelim c26 yazıyor. c10-40 tabelasını izliyorsun. bu arada havalimanı tam bir çarşı.

    4.tam vardım derken pasaport kontrolü var. görevli işini yapıyor ve artık c26'ya varmak için koşmaya başlıyorsun.

    5.yeteeeeer varmak istiyorum diye koşuyorsun ve evet başardın.

    her yıl yaşanacak yerler listesinde olsa da turistik açıdan beni hiç sarmayan, beklentimi karşılamayan ve aşırı pahalı bir nokta oldu. avrupa'da gezilecek çok yer varken listenizde kopenhag kesinlikle ilk sıralarda ol-ma-ma-lı.

    edithag: çok sayıda kalacak yer soruldu. copenhagen downtown hostelde kaldım. yeri çok merkezi. cafesi çok keyifli. yeni insanlarla tanışmak için birebir. happyhours yapıyorlar ve akşamları çok kalabalık oluyor. başka bir mekana gitmenize bile gerek kalmıyor.
291 entry daha
hesabın var mı? giriş yap