7 entry daha
  • türkçe imla kuralları açısından yanlış yapmayan, bilakis dilimiz yazıldığı gibi okunduğu için doğru davranış sergileyen yaklaşımdır.

    şöyle ki; 19. yüzyılın son çeyreğinde osmanlı münevverleri arasında "lisan meselesi" ortaya çıkmıştır. batılılaşma ile birlikte dilimize avrupa dillerinden yeni kelimeler eklenmeye başlanmış, ayrıca milliyetçiliğin de artmasıyla "türkçe" özüne dönerek kurallara bağlanmaya çalışılmıştır. tartışmanın ana konusu ise arapça ve farsça kurallar ile artık "osmanlıca"nın yazılamayacağı, türkçenin tekraren kurallarıyla ortaya konulması gerektiğidir.

    geleneksel yaklaşıma sahip olanlar buna şiddetle karşı çıkmış ve osmanlıcanın hal-i hazırdaki kurallarıyla kullanımının, gerek dini öğrenme noktasında gerekse dilin öğretilmesi noktasında daha faydalı olacağını savunmuşlardır. burada bu farkı belirtmek için bir örnek vermek uygun olacaktır. "türk" kelimesi arapça kurallara göre "te, re, kef" harfleriyle yazılmaktadır. yenilikçi kesim bunun doğru olmadığını, türk kelimesinin "türemek"ten geldiğini ve bu yüzden "te, vav, re, kef" harfleriyle yazılması gerektiğini iddia etmişlerdir.

    iki kesim arasındaki tartışmalar sesli harflerin gösterilip gösterilmeyeceği (sesli harflerin gösterilmesi elif, vav, ye harflerinin sessiz harflerden sonra kullanılması işidir.) noktasında zirveye ulaşmıştır. bu tartışmayı dilin ahengi ve okunuşu takip etmiştir. velhasıl günümüzde kullandığımız türkçe, genel olarak ikinci grubun savunduğu şekilde oluşmuştur. bu grup eğer yabancı bir kelimenin (avrupa dilleri kastedilmektedir) türkçe karşılığı yoksa okunduğu gibi yazılarak dile alınmasını savunmuşlardır.

    sözün özü,küçümsenen bu zihniyet (ben öyle algıladım, yanlış anlamış olabilirim) yıllarını okumaya adamış, büyük bir kısmı yıllarca avrupa'da kalmış ve en az bir lisanı anadili gibi bilen onlarca kişinin tartışmaları ve çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır.
21 entry daha
hesabın var mı? giriş yap