25 entry daha
  • bugünden geriye bakıldığında birçok filmini acı-tatlı anımsamak mümkündür:

    sınıf çelişkileri: bir demet menekşe (1973).

    70’lerde melodramatik salon filmi yönetmenlerinin aklına bile gelmeyen flashback’i psikolojik prosesin nabzını tutmak için pratize eden bir film: askerin dönüşü (1974).

    sınıf atlama hayallerini komik bir formda tasvir eden kapıcılar kralı (1976).

    acısıyla tatlısıyla bir aile filmi: sevgili dayım (1977).

    senaryosunu yılmaz güney’in yazdığı iki film: ataerkil topluma, kaçakçılığa, ezilen kadınlara, baba-oğul ilişkilerine, mega-kent ve taşra çelişkisine, yitip giden toprak insanlarına kuşatıcı bir bakış niteliğindeki sürü (1979) ve modernleşen bireylerin bilinç kaybına, kadın-erkek ilişkilerinin hastalıklı görünümüne bakan düşman (1979).

    kapitalizm şahlanırken ezilen proletere bakmak: faize hücum (1982).

    otantik anadolu coğrafyası: pehlivan (1984).

    12 eylül işkenceleri: ses (1986).

    büyük şehirlerin yuttuğu küçük insanların dramı: düttürü dünya (1988).

    aile içi uyumsuzlular ve hayatta kalma çabaları: gülüm (2003).

    zeki ökten, türk sinemasında altın gibi parlayan bir simadır. atıf yılmaz’ın yanında ve yılmaz güney’in sofrasında yetişmiştir. ustalarından öğrendiklerini kendi algısı çerçevesinde yaşayan bir sinemaya dönüştürmüştür. toplumsal-gerçekçi bir bakış açısıyla konjonktürel olarak hemen birçok sorunu tematize ettiği filmlerinde küçük insanın dünyasına olabildiğince realist bir şekilde ayna tutmaya çalışmıştır. anadolu insanına, proletere, köylüye; hülasa mümkün mertebe sıradan insana odaklanmış, süssüz, abartısız bir dil geliştirmiştir. senaryosunu güney’in hapishanedeyken yazdığı sürü ile düşman, unutulmaz finaliyle anımsanan pehlivan, avrupa’da da geniş yankı bulmuş, ödüller almıştır. 80 sonrası giderek bireyselleşen, toplumla göbek bağları kesilen türk sinemasının ondan öğreneceği çok şey var. çağdaşı şerif gören gibi zeki ökten de bir kültür mirasıdır.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap