• filimadami´na yazmistim
    simdi biraz daha ekleme yapacagim

    aslinda son zamanlarda diye belirtmek lazim cunku biz conan´dan ya da yeniden uyarlanan scarfaceten son derece memnunuz. (sonucta scarface sayesinde gta oyunu sekillenmistir)

    ister oyundan , isterse cizgi romandan ya da animeden uyarlama olsun ne yazik ki her seferinde buyuk umutlarla bekledigimiz yapimlar bizleri hayal kirikligina ugratiyor. cocuklugumuzda ninja kaplumbagalarin filmini sinemada izlemek icin bekleyen, bilim kurgunun en guzel zamanlarini yasadigimiz, sunun da filmi ciksa diye eve stokladigimiz annemizin attigi cizgi romanlar artik gise beklentisiyle surekli uyarlaniyor. robotech yolda, spider-man filmlerini gorduk. gormez olaydik. etrafi yikip doken, surekli takip halinde oldugumuz cgi efektleri. stranger things ya da freaks and geeks gibi dizilerin begenilme nedeni acik aslinda. efekt olsun olmasin icinde geek/nerd karakterler olmasi, cizgi roman dunyasi ve kliselerle dolu okul-aile hayati bizleri cekmeye yetip artiyor bile.

    haftasonlari pazar gelecege donus, gercege cagri ve brainscan izleyerek buyuyen bir nesil olarak beklentilerimizin de buyuk olmasi bence normal.

    oyunlarin basarisizliginin sebepleri:

    genel başarısızlık nedenlerini filimadamında yazmıştım. burada da paylaşmak isterim:

    oyun severler için filmi çekilecek olan oyunlar büyük bir önem taşır. oyunu severek bitirmiş kişi için şu oyunun filmi çıksa diye 10-15 yıl bekleyenleri bilirim ki ben de onlardan biriyim. ama şu zamana kadar çıkmış hiç bir oyun tam anlamıyla ne sinema dünyasını ne de oyunseverleri tatmin edebilmiş değil. bunun nedenlerini kendime göre araştırıp değerlendirdim ve sizlerle paylaşmak istedim:

    1- yönetmenin filmini çekeceği oyundan bihaber olması:

    en önemli sorunlardan ilkidir. oyunu oynayıp, hikayayeye hakim oyunsever, filmde de aynı önemli anları (oyun oynarken karşılaştığı olayları) görmekten mutluluk duyar.(hitman filminde hitman in oyununu oynayan çocuğun code47 yi karşısında görmesi gibi bir olaydır bu) ama sinema sektörü için, çıkışta olan daha masrafsız yönetmenler bu film oyunları için biçilmiş kaftandır. çoğu röportajda yönetmenler: oyununu hiç oynamadım ama hikayesi beni etkiledi diyor. en büyük yalanlardan biridir. max payne bilmeyen bir yönetmen onun sanrılarını, ruh halini filme yansıtamaz, yaşamadığı bir atmosferi aktaramaz. en azından oyunda çalan telefon sesinin gerginliğini oyunu defalarca bitiren bir oyun sever gibi yaşayamamıştır. film görsel efekte dayalı olarak çıkar. bunun örneği o kadar çok ki say say bitmez

    2- yeterli olan hikayeye fazladan hikaye/karakter eklenmesi:

    oyunseverin beklediği olaylara yer verilmeden aksine olmayan kurgu eklenmesi en sinir bozucu olaylardan biridir. max payne de oyunda olmayan azrailin olması, sessiz tepedeki kiliseye saklanan halk (sessiz tepe yalnız başınıza kaldığınız bir yerdi ki kilisede oyunda dahlia gillespie ile tek başına karşılaşıyorsun ve bence son derece ürkütücüydü) resident evilde de bu olay cabası

    3- gizli bir cinsel içeriğin filmde etken olması, seksi aktristin filmin önüne geçmesi:

    tartışmasız en iyi örnekleri tomb raider da oynayan angelina jolie ve resident evilde ki mila jovovich tir. (bloodrayne de de aynısı mevcut) ayrıca dead or alive (holly valancenin kıyafet değiştrme sahnesi!), tekken gibi dövüş oyunlarında da buna sıklıkla rastlıyoruz. kapağına, cast'ına baktırıp sırf bir kaç bir meme görürüm mantığına dayalı satış fikriyle filmlere yerleştiriliyorlar. (ilk resident evilde michelle rodrigez niye yer alıyordu acaba?) bu oyuncuların kötü rol yaptığından değil, o filmde gereksiz yere yer almalarından kaynaklanıyor (sarah connor u oynayan linda hamilton'un terminator 2.ci filmde bitmiştir diyerek 3. filmde oynamayı reddetmesi gibi -terminator fanları için arnold değil hamilton efsane olmuştur bu sebepten- bu oyunculardan da bir tepki beklerdim özellikle mila'dan kaçınıcısı çekildi şu resident'in hala bıkmadan oynuyor yazık bu kadar mı paraya ihtiyacı var)

    4- filminin çekilmesi imkansız/gereksiz oyunların seçilmesi:

    super mario kardeşler, ikiz ejder, gibi örnekleri sıralanabilir. bir de dövüş oyunlarının filmi neden çekilir onu da anlayabilmiş değilim. enter the dragon kafasından gidip bir adada turnuva düzenlenmesi, turnuvayı düzenleyen adamın kirli işler peşinde olması ve bu olay için adaya giden dövüşçülerden birinin mutlak suretle istihbarattan olması...her dövüş filminde çıkıyor...street fighter, mortal kombat, dead or alive, tekken ve king of fighters gibi dövüş oyunları boşu boşuna sevenlerinin de hayal kırıklığına uğratmıştır. ki bu oyunları bitirenler bilir her karakterin ayrı bir hikayesi vardır. (street fighter a çok tepkiliyim kardeşim sen japon şirketisin tamam amerikada da hisselerin, ortakların olabilir ama ne akla hizmet, amerikanın asılı düşmanlarını m. bison, sagat taylandlı-vietnam olayına gönderme yapar gibi, zangief s.s.c.b li hadi o da rusya ile olan soğuk savaş düşmanı ve balrog o da ne akla hizmetse siyahi- karakterleri kötü olarak belirlersin-neyse konudan saptım-

    5- oyundaki kilit olaylara, anlara, karakterlere yer verilmemesi:

    o kadar çok örneği var ki, misal ben sessiz tepede bir anda kendimizi üst kata bulduğumuz kız wc sahnesini, dolaptan aniden fırlayan kediyi, dr. kaufmann'ı ve cybill bennetle kapıştığımız atlı karınca sahnesi o kadar çok aradım ki. bunların arasındaki geçişler oyunun resmen açıklayıcı püf noktalarını içinde barındırıyordu. resident evil mi yapıyorsun sırf karakolda geçsin film cinnet kadar etkili bir film olmazsa ne olayım.(yukarıdan bir yerlerden gelen kapı çarpma sesleri bile yeterli adrenalini sağlar) bulmacalar, önemli ara karakterler hiç yok (resident evil 2 ve 3 kendi başına 4-5 sağlam film çıkartacak malzemeye sahip ki 4 ü hesaba katmıyorum bile...) hitmandaki yaratıcı suikast sahneleri yok. ayrıca max payne uluyan kurt adam nasıl olmaz, o yürüdüğü ince çizgiler, rüyaları, tripleri...

    6- karakterlerin başarısız işlenilmesi:

    resident evildeki nemesis desem sanırım yeterlidir. oynarken bağırmasıyla arkadaşı boş bulunduğu bir an sandalyeden düşmesine neden olan bu karakter filmde peluş bebek gibi izleyiciye sunulmuş. street fighter daki ryu ken ya da king of fighter faciasından bahsetmeye sanırım gerek yok. sessiz tepede ki lisa garland. hikayesi o kadar etkileyiciydiki her izleyişimde harry nin karşısına aniden mum ışığı karşısında çıkması, delirdikten, yüzü kanamaya başladıktan sonra harry nin peşinden gelişi hiç bir şekilde gösterilmemiş.sadece merakanın kurbanı olan biri olarak gösteriliyor. oyunda notlarından neden lanetlendiğini anlıyoruz (alessanın yakılmasında onun da katkısı vardı ve bu olaydan sonra kauffman konuşmasından korktuğu ve vicdani azabından kurtarmak için lisaya düzenli bir şekilde uyuştrucu veriyordu)

    7- filmde hikayeye oyundan devam etme anlayışı:

    bunu bize yapan squareenixti ve final fantasy 7(fanlarına ve oyun piyasasına göre serinin en iyi hikayesine sahip oyunu) animasyonu oyunun kaldığı yerden devam ediyordu. geçmişe ara flashbacklerle dönülürken oyunu bilmeyen biri için filmi anlamak imkansız hale geliyordu. aynı durum sessiz tepe, resident evil, alone in the dark ve bloodrayne için sıralınabilir. yönetmen ve senaristlerin oyunu bilmemesinden kaynaklanan açıklar filmde bir boşluğa-soru işaretlerine neden oluyor.

    8- fazla görsel efekte dayalı karışıklıklar/gerçek dünyaya-atmosfere gerektiği kadar yer verilmemesi:

    transformers filmi gibi resident evil'in son 2 filmi görsel olarak insanı yoran bir yoğunluktaydı. bu oyunlarda genel olarak en başta hareketlilik sonrasında ise bulmaca çzömeye dayalı bir dinginlik esastır. resident evilde zaten ilk mekanlar hep kaos içindeki bir şehirde başlar, karakolda, kafede en son origanik-metal karışımı mekanlarda sın bulur. ama filminde laboratuvar sahneleri o kadar yorucu ki (beyaz parlak sahneler görmekten gına geliyor) bu da izleyini gerçeklikten uzaklaştırıyor. filme ait olma duygusu tamamen ortadan kalkıyor.

    9- oyundaki sürprizlerin ifşa edilmesi/oyun ve filmdeki 3-4 saatlik farkın neden olduğu boşluklar:

    en son örneği silent hill 3d:revolation. 3. oyunun ortalarına kadar ana karakterin cheryl olduğunu öğrenemiyordunuz. dolayısıyla da 1. oyunn devamı olduğunu ama filmde bunu bilerek başlıyorsunuz.ayrıca oyunlarda o kadar sürpriz gelişmeler yaşanıyor ki ama buna filmin 90 dakikalık ortamında ratlanamıyorsunuz. oyun 5-6 saat gibi minumum saate biterken film 90 dakikayla bu boşluğu doldurmaya yetmiyor. doğal olarak zorlama bir senaryo ile görsel efektin çok olduğu eğlencelik bir film ortaya çıkıyor.(aynı durum bloody rayne ve alone in the darkta da mevcut,boss fightler ve önemli anlar mecburi atlanılmış)

    10- oyundaki müziklerin, seslerin filmde yer almaması:

    resindent evildeki karakolda çalan piyano ritimleri, sonarındaki gitar sololar ve silent hill in tüm ses ve müzeikleri filmde yer almalıydı. silent hill sadece ses olarak korkutucu olmaya yetiyor zaten...

    cizgi roman uyarlamalarinda da ayni sorunlar goze batiyor. yonetmenin bu cizgi romanlari okuduguna pek inanmiyorum.

    en bilindikleri listeye almadim marvel dunyasini sevmiyorum o yuzden listede pek yer vermedim.

    the dark knight
    nolan´dan tek bu batman uyarlamasini ekleyebilirim. cunku joker karakterini iyi cozmus. tim burton´un gotham atmosferi de buyuleyiciydi ama kabul etmek lazim nolan citayi bu filmiyle yukseltmis (rises ise hayal kirikligiydi, kisa boylu bane, tum kacan ruh hastalariyla ugrasitiktan sonra -joker de dahil- omurgasi kirilan ve batman´in yerine deneyimsiz bir batman´in gecmesi hep atlanmis. bkz: sovalyenin dususu-yukselisi degil)

    watchmen

    amerikan ruyasinin gercekligi sonrasi ortaya cikan post-apokaliptik dunya . doga ustu gucleri olan bir kahraman var. dikkat cekici.

    oldeuboi

    sanirim cogu kisi cizgi roman uyarlamasi oldugunu bilmez. hollywood yeniden uyarlamasina bakmaya gerek bile duymadim. bu haliyle zaten kult oldu.

    v for vendetta

    listeye linc edilirim korkusuyla ekledigim uyarlama. otokratik sisteme gore cok basit kacmis sacmaliklar var ama sonucta ulkemizde onemli bir maske oldu.

    1-chasing amy

    kevin smith´in en sevdigim filmi. cizgi roman uyarlamasi degil ama cizgi roman dunyasini sunuyor size.

    2-ghost world

    amerikan rutinini bizlere sunan farkli bir cizgi roman uyarlamasi. yabancilasma, buyume sancilar hepsi var.

    3-unbreakable

    kirmadan, dokmeden, oldurmeden hatta bruce willis ve s.l. jackson´la aksiyonsuz da cizgi roman uyarlamasi nasil yapilirin cevabi. puanina aldanmayin. piyasada 8 kusur alan boktan, milliyetcilik yapan cogu cizgi roman filminden iyi.

    4-american splendor

    ghost world tadinda, mukemmel olmadan, kahramansiz uretici bir sureci gozler onune seren hos bir yapim.

    5-sin city

    gerek atmosferi gerek frank miller, robert rodriguez, quentin tarantino katkisiyla yeri bizim icin cok farkli olan bir uyarlama.

    6-the crow

    cocuklugumuzun efsanelerinden, brandon lee miti ve gotik atmosgferi filmin devaminin cekilmesi konusundaki onculugu ile beraber efsane olmus bir film.

    7-darkman

    olk olarak 8-bitlik ataride oyununu oynamistim. vcdcide gorunce hemen kiralayip izlemistim. bence degeri pek bilinmeyen bir basyapit. sirf yontemleri ve ozelgucleri! icin bile izlemeye basucuna koymaya deger.

    8-a history of violence

    su filmi izleyen biri yonetmenin david cronenberg olduguna inanmak istemez bolca kan var ama plastikimsi tasarimlardan hic birini bulamayacaksiniz. bu film de basarili cizgi roman uyarlamalarindan.

    9-road to perdition

    mafyanin karanlik dunyasi uzerine basarili bir cizgi roman uyarlamasi. donemi, karakterleri ile sizi icine cekiyor.

    10-constantine

    cehennem sahneleri, siradisi seytani ve anti-baskahraniyla guzel filmlerden. mitolojiyi iyi okumus ve yeniden yorumlamislar. bir de bitmek bilmeyen keanu reeves orta parmagi ve labeouf ergeni olmasaymis (rachel weisz
    yetiyor)

    cizgi film ve anime uyarlamalari:

    cizgi film uyarlamalari 80lerde vhs zamaninda yapilirdi ama kaygi olmadan b-tipi olarak cekilirdi. he-man ve flash gordon gibi. hatta genclik komedi filminde bakici captain america olarak gelebilirdi. goze batmazdi. ninja kaplumbagalar gibi rezaletleri biliyoruz ama doymadilar tum cocuklugumuzun guzelliklerini bir bir oldurecekler.
    anime neden uyarlanir anlamis degilim. zaten paprika, perfect blue ne varsa nolan, arnofski tarafindan somuruluyor (inception-paprika ve black swan-perfect blue)
    hayir su gelecek animeler 80´lerde bile cekilse gerek aksiyonu gerek gorselligi ile efsane olmus filmler. ne diye cekersin. amacin nedir?
    simdi guzel bir hatun koyularak rezil edilecek hollywood uyarlamasi olacak animeleri sayayim:
    (live-acton versiyonlari bile berbat olmusken)

    ghost in the shell
    death note
    akira
    voltron
    bleach
    cobra
    robotech
    vexille

    suraya bakin kizginlik nedenimi anlayacaksiniz.
    animeden esinlenilen filmler
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap