5 entry daha
  • birlikte izlediğimiz bir takım arkadaşların ilk yarı esnasında sigara içmeye çıkıp arada salonu terkettiği, benim ise izlerken "allahım, dünyanın en güzel filmi midir bu nedir" dediğim bir filmdir john boorman'ın bu güzel filmi. kanaatimce gerek içerik gerek anlatım itibariyle mükemmel bir james bond eleştirisidir. bu filmde istihbarat faliyetleri bir kör dövüşü havasında seyretmekte ve müdahale edilen ülkenin insanlarını felakete sürüklemektedir; james bond'daki gibi keskin planlamalar, keskin zekalar, hain kötü adamlar ve onlardan kurtarılan insanlar yoktur. ajan, james bond gibi çok çekici değil, sadece önüne gelen her kadına sarkan muhteris bir kişidir; görev aşkıyla ve yahut vatan sevgisiyle değil ödenekten tırtıklayacağı para için bu işi yapmaktadır; ve bu rolde bildiğimiz james bond oyuncusu pierce brosnan'ı görmek bana derin ironik hazlar yaşatmıştır. filmin temposu da gayet düşüktür, ne bir kovalamaca, ne bir yumruklaşmaca, film boyunca vuku bulan en hareketli "aksiyon" sahnesi tarlada iki kişinin itişmesidir, ki bu heyecanlı sahne iki kişiden birinin kıç üstü otlara oturmasıyla son bulmaktadır. kanaatimce bu filmin james bond severler tarafından sevilmemesinin nedeni temposunun düşüklüğü, ve fakat ondan daha çok, james bond'un gerçek ve sıradan yüzünü açık ediyor olmasıdır. bir james bond sever olduğum halde benim bu filmi çok sevmemin nedeni ise ironiyi james bond'dan daha çok seviyor oluşumdur.
    ayrıca john boorman'la alakalı olarak (bkz: zardoz) demeden edemiyeceğim.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap